[su_button url=”https://kalemkahveklavye.com/dosya-turkiyede-yazar-yayinci-okur-iliskisi” target=”blank” background=”#d43839″ size=”10″ icon=”icon: shopping-cart”]Bu içerik KalemKahveKlavye’nin “Yazarla Birlikte Yol Almak: Türkiye’de Yazar – Yayıncı/Okur İlişkisi” dosyası kapsamında yayınlanmıştır. DOSYANIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN[/su_button]
Türkiye’de nicelik itibariyle en çok kitap yayımlayan, farklı türlerde yayımladıkları pek çok kitap çok satanlar listesinde yer alan yayınevlerinden Destek Medya Grubu’nun markalarından Destek Yayınları’nın Yayın Koordinatörü ve Genç Destek Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Özlem Esmergül, sorularımızı yanıtladı.
Özlem hanım, merhaba. Dosyaya geçmeden önce güncel bir soru sormak isterim: Son ekonomik gelişmelerden sonra yazar-yayıncı ilişkilerinde ve yayıncılıkta neler değişecek sizce?
Yaşanan ekonomik gelişmeler yazar ve yayıncı arasındaki dengelerde köklü değişimlere neden olmayacaktır güçlü yayınevleri açısından. Ancak her yayıncı bir takım önlemler almak yoluna gidecektir kuşkusuz. Kâğıt fiyatlarındaki yüksek artış maliyetleri de arttırıyor ister istemez. Bu durum kitap fiyatlarının artmasına neden olabileceği gibi bazı kurumların küçülmeye gitmesine de yol açabilir.
Türkiye’de yayınevleri “gelecek vadeden yazar”ı nasıl fark ediyor? Süreç daha çok tesadüfi ve eser bazında mı gelişiyor?
Hiçbir başarı tesadüfi değil. Gelecek vadeden yazarlar da tesadüfen çok satan yazarlar olmuyorlar. Bu çok yönlü işleyen, deneyim, bilgi ve bilinç isteyen bir süreç. Okur dinamiklerini iyi bilmekle, öngörü sahibi olmakla ve risk alabilmekle de ilgili… Sadece eserin iyi olması yeterli değil tabii ki. Sürecin bir dolu kriteri var. Kitabın kime nasıl ulaşacağı, kimi nasıl ikna edeceği, bu yolda alınması gereken önlemler ya da yapılması gereken yatırımlar da işin en önemli parçası. Okur yeni olana karşı her zaman daha temkinlidir. Bilmediği kitap, bilmediği yazar risktir okur için. Tabii ki bildiğini almayı tercih eder. Karşısına ne çıkacağını aşağı yukarı bilmek ister. Dolayısıyla yeni olan, referansı olmayan bir kitaba okuru ikna etmek kolay bir iş değil. Bilgi ve deneyimle değerlendirilmesi gereken kriterler var.
Yayınevlerinin, editörlerin ve ajansların yeni yazarları bünyelerine katma ölçütü nedir: Edebi değer mi, ticari trendlere uygunluk mu ağır basıyor?
Yeni yazarın özgünlüğü çok önemli değer. Yazarın kişisel tercihleri belirliyor yayıncıyla birlikte nasıl bir yol izleneceğini. İyi yazar olmak isteyen, yazdığına güvenen, edebi değeri kuvvetli, çabası takdire değer bir yazar kendince bu alanlarda güçlüdür zaten. Hedefi farklı olduğu için kriterleri de farklıdır. Bunun dışında popüler kitaplar yazarak tanınmak isteyen, konuşulmak isteyen, öne çıkmayı tercih eden, çok satmayı amaçlayan yazarlar da var. Bu seçimlerin biri doğru diğeri yanlış diyemeyiz. Bu tercihler okurun dinamikleriyle oluşur çünkü.
Kitabını basmak haricinde “bir yazarın arkasında durma” enstrümanlarınız neler?
Bastığımız kitapları önce iyi dağıtmak, doğru ifade etmekle sorumluyuz. Okura ulaşıyor, kendini fark ettiriyor olması çok önemli. Tabii ki bir takım tanıtım çalışmaları yapılıyor, basında ve sosyal medyada çalışmalar gerçekleştiriliyor, fuarlarda okuruyla buluşuyor, imza günleri organize ediliyor, kitabın gördüğü ilgiye göre yabancı dile çevrilmesi gerekiyorsa çevriliyor, yurtdışındaki Türk okura ulaşması sağlanıyor, mağazalarda ve internetteki satışı destekleniyor, satışa yönelik kampanyalar düzenleniyor… Her kitabımız için bunun gibi daha bir dolu işimiz var.
Bir ilk kitap dosyasıyla gelen yazarın, metni dışında hangi ölçütler önemli bugün? Mesela dergilerde, sosyal medyada tanınıyor olması gibi ölçütlerin ağırlığı, eseriyle aynı oranda önemli hale geldi mi?
Yazarın geniş bir network’ü varsa bu da kitabının okura ulaşması, yayılması ve duyulmasına destek olacak bir faktördür tabii. Kimseye neden bu kadar geniş bir alanda tanınıyorsun diyemeyiz. Bu artılarınız yazdığınız eserden çok daha değerli de diyemeyiz. Çok absürd bir kıyaslama bu. Yan yana koyamayız.
Önceki soruya bağlı olarak, kimi yayınevleri sosyal medyada, dergilerde veya WattPad gibi uygulamalardaki okur veya takipçi sayısına göre yazar transferi yapabiliyor. Dolayısıyla artık yazarların kendilerini yayınevi tarafından desteklenebilir hale getirmesi de söz konusu mu sizce?
Saydığınız sosyal ortamlardan transfer edilen çok yazar oldu, çok geniş kitlelere de ulaştılar, çok başarılı da oldular. Bazılarının filmleri bile çekildi, diziler yaptılar. Ortada gözle görülür bir başarı varsa bunu da takdir etmek, alkışlamak gerekiyor. Dönemin o günkü dinamiklerini doğru değerlendirip, doğru hamlelerle geniş kitlelere ulaşılabildi. Ancak bu her yazarın artık bu yoldan ilerlemesi gerektiği anlamına gelmez. Zaten her yazar nasıl bu yoldan ilerlesin ki? Mümkün değil… Bir dönem aynı konuyu diziler üzerinden tartışıyorduk. Köy dizileri izlenince her kanalın köy dizileriyle dolması gibi bir şey bu… Böylesi genel geçer bir kuraldan söz edemeyiz. Artık sosyal medyası olan yazar olur diyemeyiz. Kitlesi olmayanın şansı yok diyemeyiz. Network’ünün avantajlarını kullananları da suçlayamayız. Neden kullanmasın ki?
Genel anlamda yayınevlerinin çok satan yazarlar ve kitaplar dışında yeni yazarlara ne kadar destek verdiğini düşünüyorsunuz?
Çok satan yazara destek verilir, az satan yazara destek verilmez algısı hem yanlış, hem çürük… Yayıncı arkasında durmayacağı kitabı zaten hiç basmaz ki. Bir kitabın maliyeti yayıncı açısından hiç de az değil. Desteklemeyeceği kitap için neden yatırım yapsın? Yayıncı bastığı her kitaba eşit mesafededir. Çünkü her ikisi için harcadığı emek aşağı yukarı aynıdır. Her kitaba aynı ekiple, aynı bütçeyle, aynı inançla, aynı motivasyonla çalışıyor.
İçerik, yani eser, ilk aşamada yazardan önce geliyor. Okurla yazar arasındaki köprü eser oluyor. İzleyen eserlerde yazar başarıya ulaştığında bir yerden sonra yazar, eserin önüne geçiyor mu sizce, özellikle günümüzün popüler yayıncılığında böyle bir çıkmaz var mı?
Yazar eserinden dolayı tanınmışsa, biri diğerinin önünde gidiyor çıkarımını neye göre, nasıl yapıyoruz anlamadım. “Ben bir kitap yazdım ama kitabımı değil en çok beni tanıyorlar,” hayıflanması çok da mantıklı değil gibi görünüyor. Kitap, eğer yazar zaten şöhretli biri diye tanınmışsa bu da ayıp değil… Yazar bir oyuncuysa, senaristse, solistse ve kitabı onun şöhretiyle ortaya çıkmışsa bunun da sakıncası yoktur.
Son yıllarda tür ve içerik açısından değişen bir eğilim var mı? Daha önceki dosya konumuz “Alternatif Türler” üzerineydi. Bilimkurgu, fantastik, korku, polisiye gibi görece ana akım dışında sanılan türler başta olmak üzere tüm türlerde, yazar ve okur bağlamında bir yönelim değişimi gözüküyor mu?
Her dönemde farklı kitap türleri bir süre yoğun ilgi görebiliyor tabii ki. Okurun birbirini etkiliyor olmasıyla da ilgili… Bir dönem kişisel gelişim kitapları büyük ilgi görüyordu, arkasından tarih kitapları ilgi gördü, bir ara sosyal medya fenomenlerini çok tercih ettik. Okurun yönelimleri değişkendir ve mümkündür.