Dedalus Kitap Ağustos ayı kitaplarını okurlarıyla buluşturuyor: Laurent Quintreau’dan “Cennet, Cehennem ve Araf” ve Nikolay Leskov’dan “Lady Macbeth”.
Cennet, Cehennem ve Araf – Laurent Quintreau
Fransızca Aslından Çeviren: Aslı Anar
Laurent Quintreau, bu romanda iş dünyasının acımasızlığını, kapitalizmin ikiyüzlülüğünü ve insan doğasının utanç verici gizlerini ortaya seriyor.
Aslı Anar’ın son derece özenli çevirisiyle, akıcı, eğlenceli ve etkisi uzan bir süre geçmeyecek bir roman bekliyor okurları.
Kitap uluslararası bir şirketin yönetim kurulu toplantısına odaklanıyor. Bu kurul on bir kişiden oluşuyor. Her karakterin bilincini bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor Quintreau. Onların gizli kalmış arzularını, hırslarını, fantezilerini, endişe ve korkularını, sıkıntılarını, mutluluklarını bilinç akışı tekniğini ustalıkla kullanarak anlatıyor. On bir bölümden oluşan romanı ilginç kılan nokta ise noktasız yazılmış olması. Sanki bir Tanrı sırayla masada oturanların aklından geçenleri bize sunuyor, ve o kişinin cümlesi bitmeden başka birinin aklına giriyoruz.
Dante’nin İlahi Komedya’sından ilham alınarak yazılan eserde, on bir yönetici Dante’nin Cehennem’ini sembolize ediyor. Dante’nin Lucifer’ine, yönetim kurulu başkanı Rorty karşılık geliyor.
Toplantının gündemi kâr payı, yeniden yapılanma ve işten çıkarma gibi konular. Ama diğer yandan küçük, mahrem mevzular, yüksek sesle itiraf edilmeyecek arzular da kitap boyunca okuyucuya eşlik ediyor. Bir annenin anbean programlı gündelik hayatından, eski şirket patronunun kendini yok etme üzerine kurulu aşırı şiddetine; cool gencin edepsizliğinden, insan kaynakları müdürünün buz gibi umutsuzluğuna; güçlü kadının soğuk sapıklığından, züppe bürokratın şehvetli fantezilerine hepsinin tek bir ortak yani var: Her biri, kendi tatminsizliğinin hatta deliliğinin arkasında, diğerlerine karsı savaşıyor
İş dünyasının acımasızlığı ve kapitalizmin ikiyüzlülüğü insanı kahkahalara boğacak bir gülünçlükte anlatılıyor.
Profesyonel ve standartlaştırılmış bir dünyada gücün ve paranın insanı mutlu etmeyeceğini söylüyor aslında bize yazar.
Lady Macbeth – Nikolay Leskov
Rusça Aslında Çeviren: Uğur Büke
Leskov bu klasik eserinde Rusya’da kırsal bir bölgede yaşayan Katerina Lvovna’nın çeşitli şekillere bürünen ihtirasını, farklı açılardan bizlere sunuyor. Eve hapsedilen, adeta bir eşya muamelesi gören, toprak sahibi zengin Izmailova ailesinin gelini Katerina Lvovna kocasından göremediği sevgiyi, aşkı serseri addedilebilecek, alelade bir genç olan Sergei’de buluyor ve bu daha önce hiç tatmadığı duyguları korumak için karşısına çıkan her engele göğüs geriyor.
Shakespeare’in muhteris karakteri Lady Macbeth’in, Rusya’da 360 sene sonra yeniden işlendiği Katerina Lvovna, arzuları uğruna her şeyi göze alan bir kadının hikayesini sunuyor bizlere. Eser boyunca kandırıldığını, en sonunda yüzüstü bırakılacağını sezsek de Lvovna bütün samimiyeti ve saflığı ile o bir kere tadını aldığı şehvetin peşinde gidiyor. Bu şehvet kimi zaman aşka ve tutkuya kimi zaman da cinayet ve kine evriliyor; bu gerilim içerisinde biz okurlar da 150 sene öncesinden bize seslenen bu klasiğe ve tabii Leskov’a hayran olmaktan kendimizi alamıyoruz.
İlk olarak Fyodor Dostoyevski’nin çıkardığı Epoch dergisinde Ocak 1965’te yayınlanan Mtsenskli Lady Macbeth zamanın eleştirmenlerinin dikkatini çekmemiş olsa da daha sonrasında tasvir ettiği güçlü kadın karakter Katerina Lvovna ile dikkat çekmiştir. Walter Benjamin’in Leskov’u “Hikâye anlatıcısı” olarak sunması göz önüne alınırsa bu “kanonlar arasında kaybolmuş” yazarın hakkının yendiğini söyleyebiliriz. Nitekim Nabokov da bu yazara hak ettiği değeri göstermez. Gogol, Puşkin Dostoyevski ve Tolstoy gibi ustaların arasında Leskov muazzam bir detay olarak durmaktadır ki Dedalus Kitap olarak Eski Zaman Delileri‘nden sonra Mtsenskli Lady Macbeth’i yayınlamaktan oldukça mutluyuz.
“Leskov, kökleri en derin biçimde… halkın içinde olan, bütün yabancı etkilerinden uzak kalan yazardır.”
-Maksim Gorki-
“Leskov, ekonomik ilerlemenin yetersizliğine işaret eden ilk yazardır… Dostoyevski’nin bu kadar çok okunması gariptir… Buna karşılık, Leskov’un okunmamasını bir türlü anlayamıyorum. Leskov, hakikate sadık bir yazar”
-Tolstoy-
“Bu hikâyeler, gerçeküstü, sürükleyici, yabani ve komik.”
-Margeret Atwood-
“Leskov olmadan Bulgakov olmazdı, Çehov da, dahası Garcia Marquez de, Julio Cortazar da olmazdı. Leskov kelimenin tam anlamıyla bir hikâye anlatıcısı: O dünyayı resmediyor, yaratıyor. Tüm ihtişamı, dehşeti ve büyüsüyle…”
-Alberto Manguel-
“Fabl kadar güçlü, hayat gibi çılgın hikâyeler.”
-Alice Munro-