sarıldı teslim ol!
Evet, evet ben öldürdüm içimin fazlalıklarını. Gereksiz
yerdi, durmadan kilo alırdı. Bir kızı olacaktı, adını Nisa koyacak ve o küçük
bana benzeyip seri kadın olacaktı!
Ben öldürdüm… Çünkü yalnızların oğlanları olmalı! Ancak o zaman babasızların
çocukları Orhan gibi olurlar!
Etrafım sarıldı teslim olamam! Koşmam için şimdi bir
yalan gerek ayak topuğuma…
çalsın pijamalar güzelliğimi. Saçlarım… saçlarımı geri ver adam, sen gittiğinden beri yok. Ondan
bozuldu küçük dilim. Yüzüne bakıp “Çok güzelsin” dediğin kadın ölmüş. Dua ediyorum Tanrı’ya onun ve senin için…
Sırtından girdim içine, aynaya baktım, yüzümün yarısı
sendin… Cinsiyetinimizi kaybettik, kadınlığımı
adamlığınla saydamlaştırdım.
Dudağının yarısı boyalı, artık sevişemeyiz biz… Gözlerim göz kapaklarında
uyuyor ve vermeyeceğimizi soluyoruz. Konuşma… Sesimiz de yok. Sadece Tanrı böyle olsun istiyor.
ayaklarım. “Betona basma!” derdi annem. Annem vardı benim,
hatırladım… Bilseydi bu satırları, bilseydi kağıttan orospular yaptığımı,
bilseydi aç karnına aşk içtiğimi, bilseydi genç yaşta kara delik olacağımı, bilseydi seviştikten sonra yalınayak taşa
bastığımı doğurur muydu beni? Bilseydi katil olurdu!

Kadın, feminist, sakat, Atatürkçü… 2017’de 31 yaşına giren. Yazmayı öğrendiğinden beri yazan. Babasına benzeyen, annesinin soyadını kullanan. Sözel bölümünden mezun. İlk olarak kendi sayfasında yazmaya başlayan. 2013’den bu yana www.kalemkahveklavye.com kültür sanat ve edebiyat sitesinde hikaye ve şiir pişiren ve çeşitli fanzinlerde yer alan. Pulbiber mahallesine uğrayan. Çok okumayı seven, arada hiç okumayan, güzel sesli insanlara şiir okutturan. Rock dinleyen, Sylvia Plath’a özenen, Van Gogh ile arasında bağ olduğuna inanan ve bütün sokak kedileriyle konuşan ve ilk kitabını yazan.