Sel Yayıncılık etiketiyle yayımlanan Esra Pekin imzalı “Babaannemin Usturası” romanı üzerine bir Gezginci Erdem incelemesi.
Bazı romanlar sistemin dışında doğarlar ve yollarına öyle devam ederler. Alışılmışın dışında dizilir cümleleri, karakterleri sanki sisin içindedir. Sayfa sayfa inşa ettikleri yeni dünya sürekli devinimlerin gereği olarak yeniden yıkılır ve yeniden yapılır. Bazı romanlar teninizde dolaşmakla yetinmez. Konuşmak, anlatmak, dinlemek, öpmek, sarılmak ve hatta sarsmak yetmez bazı romanlara. Damarlarınızda dolaşmak isterler. Kanınızın raylarından benliğinize doğru yollanmaktır asıl amaçları ve bunun için kırmızıdır kapakları belki de. Yaralarlar bunun için. Bazı romanlar yaralamak için babaannelerinin usturalarını kullanırlar.
Pekin’in ilk romanı Lilith ile başka yöne hareket eden kelimeler “Babaannemin Usturası” ile başkalığın içinden gelip bir başka yöne hareket diyorlar. Onları izlemek -okumak- zorlaşıyor gibi anlaşılıyor olabilir ama öyle değil. Kelimeleri izlemeye fırsatınız olmadan birinin üstünde buluyorsunuz kendinizi. Yolculuk artık bir durum olmaktan çıkıyor, karakterlerin sizi, sizin karakterleri ele geçirdiğiniz bir döngü oluveriyor.
“Lilith’teki babaanne bu romanda mirasıyla karşımızda” diyebilir miyiz peki? Edebiyatımıza giren babaannenin izlerini sürmeye devam edecek miyiz? Esra Pekin ‘i, karakterlerini koruyup kollayan, onları uzaktan uzağa gözleyen bir yazar gibi görüyorum. Acı çekmek kolaylaşıyor böylece, çocuksu bir hal halıyor hatta. Nasılsa yazar tutacak elimden hissi güven veriyor. “Babaannemin Usturası”nda karakterlerin varoluş okyanuslarına balıklama girebildim bu sayede. “İçinde kendinizi bulacaksınız” klişesinin ötesinde “İçinde kendiniz olacaksınız” demek daha yerinde olur belki. Yazdıklarımın dışında genellemelere de salabilirsiniz kendinizi. O zaman pıhtılaşarak sürüp giden anlatının sonunda, en son halinizle kabuk bağlayacağınızı söyleyebilirim.
Bir heykel gibi. Hammaddesi kan olan bir heykel. Kanını akıtarak hayata tahammül eden -etmeyi deneyen- erkekle tahammül etmeyi de bırakmış olan kadının tanışması ve aşkın sancılı doğumuyla başlayan hikaye mistik bir sırrın aynası aslında. Aynadan yansıyanlar karakterlerin kendi içlerinde çoğalmalarıyla devam ediyor. Aşkın içinde varolmaya çalışanlar mı söz konusu olan yoksa varoluşun içinde aşık olanlar mı? Roman incelemesi için fazla kaotik gelebilir yazdıklarım, bazı romanlar kaotiktir, bu yüzden olabilir.
Babaannemin Usturası · Kurgu ve Ötesi
Varoluşsal edebiyat, tahmin ve merak unsurlarını eser miktarda kullanabilir. Çünkü herhangi bir
olayın sonu ve olayın kendisi, anlamının derinliğinden daha önemli değildir.
Derinden ilerleyen denizaltımızın macerası bir kayaya çarpıp sonlansa da sonun
anlatımı metnin asıl unsuru olabilir. Babaannemin Usturası, derin varoluşsal
metnini sürpriz bir sona taşıyor. Kitabı okurken kelimelerden keyif alıp sonuç
odaklı olmaktan sıyrılan okur için bu bir hediye niteliğinde. Kurgunun ötesinde
karakterlerin anlam arayışları, soruları ve kısmen cevapları zaten tatmin
edici.
olayın sonu ve olayın kendisi, anlamının derinliğinden daha önemli değildir.
Derinden ilerleyen denizaltımızın macerası bir kayaya çarpıp sonlansa da sonun
anlatımı metnin asıl unsuru olabilir. Babaannemin Usturası, derin varoluşsal
metnini sürpriz bir sona taşıyor. Kitabı okurken kelimelerden keyif alıp sonuç
odaklı olmaktan sıyrılan okur için bu bir hediye niteliğinde. Kurgunun ötesinde
karakterlerin anlam arayışları, soruları ve kısmen cevapları zaten tatmin
edici.
Cümleler sunar bazı romanlar. Günlük hayatın içinde tekrar
edeceğiniz, yüreğinize su serpen veya sönmeye yüz tutmuş közünüze gaz döken
cümleler. Statünüz ne olursa olsun itiraf edemediğiniz ve sizi saran sorunları
bu cümlelerle anlamlandırabilirsiniz. Esra Pekin her iki romanında da anlamı
arayan cümleler sunmuş bence. Olur olmaz aklınıza gelen, düşündüren, acıtan,
sonra silinip giden ve tekrar gelen, düşündüren…
edeceğiniz, yüreğinize su serpen veya sönmeye yüz tutmuş közünüze gaz döken
cümleler. Statünüz ne olursa olsun itiraf edemediğiniz ve sizi saran sorunları
bu cümlelerle anlamlandırabilirsiniz. Esra Pekin her iki romanında da anlamı
arayan cümleler sunmuş bence. Olur olmaz aklınıza gelen, düşündüren, acıtan,
sonra silinip giden ve tekrar gelen, düşündüren…
Rastgele açıp okumaya başladığınızda okumayı sürdürdüğünüz
kitapları sever misiniz yoksa size saçma mı gelir bu? Babaannemin Usturası
sürekli bilenebilir, hikayesini kesip kanatabilir.
kitapları sever misiniz yoksa size saçma mı gelir bu? Babaannemin Usturası
sürekli bilenebilir, hikayesini kesip kanatabilir.
Aşk Dolu Tesadüf
Her cümlesi ayrı bir telefon mesajı olabilecek yoğun,
romantik ve en önemlisi (yazarı için tabii) çok satan olan parlak kaplı
kitapların karşısına derin bağlantılarla çıkması en önemli farkı Babannemin
Usturası romanının. Evet her yer aşk,
her yer umut. Her yerde ikili, üçlü ilişkiler var. Sabah uykusu herkese
tatlı! Soğumuş kahve belki de gerçekten üzücü. Ama sığ metinlerin piyasa
desteğiyle pompalanması tesadüf olamaz.
romantik ve en önemlisi (yazarı için tabii) çok satan olan parlak kaplı
kitapların karşısına derin bağlantılarla çıkması en önemli farkı Babannemin
Usturası romanının. Evet her yer aşk,
her yer umut. Her yerde ikili, üçlü ilişkiler var. Sabah uykusu herkese
tatlı! Soğumuş kahve belki de gerçekten üzücü. Ama sığ metinlerin piyasa
desteğiyle pompalanması tesadüf olamaz.
Aşk temasının işlendiği bu romanlar üzerine düşünmeye
başladığım dönemde Babaannemin Usturası’nı okumam tesadüf olsa da kitap
kurtlarının yumuşak, kaygısız metinlere yönlendirilmesi tesadüf olamaz.
Özellikle sosyal medyada parça parça paylaşılan ve arama motorunda romanın adı
yazıldığında “X romanı sözleri” şeklindeki ifadenin en üstte yer aldığı -sözde-
romanlar okuyucuya edebiyat adına hiçbir şey sunmuyor. Atıştırmalık cümleleri
çuvala doldurup tek tek dağıtan iyilik timsali yazarların da böyle bir kaygısı
yok zaten. Neden çok satıyorlar ve okunuyorlar? Sormamız gereken en önemli
soru.
başladığım dönemde Babaannemin Usturası’nı okumam tesadüf olsa da kitap
kurtlarının yumuşak, kaygısız metinlere yönlendirilmesi tesadüf olamaz.
Özellikle sosyal medyada parça parça paylaşılan ve arama motorunda romanın adı
yazıldığında “X romanı sözleri” şeklindeki ifadenin en üstte yer aldığı -sözde-
romanlar okuyucuya edebiyat adına hiçbir şey sunmuyor. Atıştırmalık cümleleri
çuvala doldurup tek tek dağıtan iyilik timsali yazarların da böyle bir kaygısı
yok zaten. Neden çok satıyorlar ve okunuyorlar? Sormamız gereken en önemli
soru.
Uçucu aşkın anlatıldığı o kitapların bana battığı günlerde
derin, varoluşsal, insanın yakasından tutan aşkı okumak benim aşk dolu
tesadüfüm oldu. Böylece değinme fırsatı bulduğum bu pazarlama-edebiyat güreşi
sürecek ve gerçek ile rol yapan kitapları ayırt etmek her zaman gerekecek.
derin, varoluşsal, insanın yakasından tutan aşkı okumak benim aşk dolu
tesadüfüm oldu. Böylece değinme fırsatı bulduğum bu pazarlama-edebiyat güreşi
sürecek ve gerçek ile rol yapan kitapları ayırt etmek her zaman gerekecek.
Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.