Kültür sanat başlığı altında farklı temalarda eğitimler/atölyeler sunan sayısız kalabalık içerisinde, farklı disiplinlerden önemli isimleri kültür sanat meraklılarıyla buluşturan Ayrıntı Akademi, bu yıl dördüncü yaşını dolduracak. Taksim’deki büyük dönüşüme rağmen buranın bir kültür merkezi olarak kalmasına da güç veren Ayrıntı Akademi’yi ve yeni projelerini, kurucularından Filiz Kaynak’la konuştuk. (Röp: Koray Sarıdoğan)
Ayrıntı Akademi 2013’ten bu yana var. Peki, mutfakta kimler var, nasıl çıktı ortaya fikir?
Yıllarca televizyon sektöründe yönetmenlik yaptım. Çok yoğun çalışma koşulları içinde, kültürel anlamda beslenecek zaman neredeyse yok gibiydi. O hızın içinde, kendimizi unuttuğumuz zamanlar yaşıyorduk. Bu çarkın biraz dışına çıkmak ve nefes almak iyi gelecekti. Ayrıntı Akademi fikri de böylelikle ortaya çıktı. Uzun süre birlikte çalıştığım Güneş Baysal Tabak ile kendi belgesel ve kurmaca projelerimizi hayata geçirmek amacıyla “Panda Film”i ve onun yan kuruluşu olarak; sinema edebiyat, tarih ve yaratıcı her alanda keyifli zamanlar geçirmek ve bu alanlarda proje üretmek, paylaşımlarda bulunmak üzere “Ayrıntı Akademi”yi kurduk. Dolayısıyla hızla akıp giden zaman, iş ve ev arasında mekik dokuyup, yine de hiç bir yere tam olarak yetişememe duygusu, bize hayatımızda yeni bir kapı açmış oldu. Film analizleri, senaryo yazımı, kamera oyunculuğu, audition teknikleri, diksiyon, beden kullanımı gibi ağırlıklı olarak kendi meslek alanlarımız dahilinde başlayan atölyelerimiz giderek; edebiyat, kent tarihi, çizgi roman, felsefe, gezi programları gibi farklı alanlara doğru genişlemeye başladı. “Bilginin keyifle alındığında kalıcı olduğu” konusunda bizimle hemfikir olan, tanıdığımız ya da beğeniyle takip ettiğimiz; yazar, akademisyen ve sanatçı dostlarımız da, eğitmen ve atölye rehberi olarak bize gönülden destek verdiler.
Ayrıntı Akademi; sadece; bilgilenmek, bilgileri güncellemek amacıyla değil, bazen de sırf keyifli anlar geçirmek amacıyla bir araya gelinen, kültürel ve sanatsal bir paylaşım platformu haline geldi… Katılımcılarımıza ve kendimize bir nefes alanı açarken, pek çok da dost kazanmış olduk… Ayrıca atölyelerimize katılarak hayatımıza giren ve artık tüm etkinliklerimizde bize gönüllü asistanlık yapan, küçük, keyifli ve dinamik ekibimizle de bir aile olduk…
Öte yandan, aynı konseptlerde kurumsal etkinlikler düzenliyoruz, kendine ait mekânı olmayan atölye düzenleyicilerine ve amatör sanat gruplarına da mekân desteği sağlıyoruz…
En çok hangi alanlar ilgi görüyor Ayrıntı Akademi’de?
Kurulduğumuzdan bu yana kış dönemlerinde; her cumartesi; Kaya Özkaracalar, Cüneyt Cebenoyan, Janet Barış, Ayça Çiftçi, Ayla Kanbur, Işıl Baş, Fatoş Usta, Yusuf Güven gibi farklı sinema yazarları ya da akademisyenlerle yaptığımız “Film Okumalar”ı, Kutlukhan Kutlu ile “Bilim Kurgu ve Fantastik” atölyeler oldukça ilgi görüyor ve çok keyifli geçiyor. Geçen yıl başlayan “Nihan Kaya ile Edebiyat Okumaları” giderek pek çok farklı alandan insanın bir araya gelip, edebiyat ve psikoloji konuştuğu harika bir interaktif ortama dönüştü. Mehmet Zaman Saçlıoğlu ile bir yaratı oyunu konseptinde yapılan “Öykü Atölyesi”, Ömer Kokal ile “İstanbul Kent Tarihi ve Gezi Programları” ve Psikolog Ayşegül Akyapraklı ile “Sinemada Karakterin Psikolojisi” farklı sektörlerden de pek çok kişiye hitap edebildiğinden, oldukça ilgi gören atölyelerimiz… Öte yandan deneyimli oyuncu ve yönetmenler rehberliğinde; “Kamera Oyunculuğu” atölyesi sürekli devam ederken, audition teknikleri, ses-nefes-beden gibi mesleki destek atölyeleri de düzenliyoruz. Atölyedeki öğrencilerimiz kısa filmler çekiyor, o filmlerde rol alabiliyorlar. Ayrıca, oyunculuk atölyesi öğrencileri, istedikleri sürece birbirlerinin derslerine katılabiliyor. Böylece pek çok parça çalışma, kendilerini deneme ve yenileme şansına sahip oluyorlar. Müthiş bir dayanışma örneği göstererek, birbirlerine destek oluyorlar.
Bize farklı ufuklar açacak her konuda atölye ve etkinlik düzenleyebiliriz. Bir akşam; Son Gulyabani / Mehmet Berk Yaltırık ile Korku Gecesi’nde Anadolu korku öyküleri dinleyip tırsarken, bir başka akşam akademisyen Sıdıka Yılmaz’dan “Mektup”u dinleyip, geçmişe/geçmişimize duygusal bir yolculuk yapabiliyoruz. O yüzden kapatılmış bir programımız yok, her an yeni bir konuda atölye düzenleyebiliriz. Ayrıca önerilere de açığız…
Kültür sanata ilginin azlığından yakınılan bir dönemde bu tespite dair neler gözlemlediniz Akademi olarak; gerçekten ilgi az mı yoksa yanlış mı lanse ediliyor?
Biz, ilginin azaldığını değil ama ülke gündeminden dolayı keyiflerin kaçtığını düşünüyoruz. Oysa bu tür etkinlikler, benzer görüşteki insanların bir araya gelip birbirini beslediği ve beslendiği aktivitelerdir. Bu anlamda, sanatın iyileştirici gücüne inanıyoruz ve çağrılarımızı bunun üzerinden yapıyoruz.
Ayrıntı Akademi, katılımcılarına sertifika veya katılım belgesi sunuyor mu? Katılımcıların ne gibi kazanımları oluyor?
Aslında bilgiye keyifle ulaştığımızda, kalıcı olacağına inandığımızdan, didaktik bir eğitimin tüm materyallerine uzağız. Ama yine de oyunculuk gibi sektörel bazda, iş pratiğine yönelik atölyelerin yanı sıra, senaryo ve öykü yazarlığı gibi uzun süreli atölyelerde, katılım belgesi veriyoruz. Sembolik bir anlam içerse de, uzmanlık alanlarına uygun seminer ve atölye katılımcıları, bu belgeleri mesleki kariyerlerinde değerlendirebiliyorlar… Öte yandan örneğin öykü atölyesi katılımcılarını belgeden çok; atölye sonunda öykülerinin bir dergide yayınlanmış olmasının mutlu ettiğinin farkındayız.
“Kamera Önü Oyunculuk” atölyesi öğrencilerinin, sektördeki çabalarının arkasında duruyoruz. Tanıdık yönetmenlerle tanıştırma, denk düşerse dizilerde küçük roller almaları ve kendilerini ifade edebilecekleri alanlar açmak için gayret ediyoruz. Genel olarak atölye çalışmaları ilginç insani deneyimler kazandırıyor. Katılımcılarla belli bir zamanı birlikte geçirdikten sonra karşılıklı sorumluluk alanları açılıyor; dostluklar kuruluyor; ilişki süren bir hal alıyor. Böylelikle de atölyeler bitse de, arkadaşlık baki kalıyor. Atölyelerin bir özelliği de farklı sektörlerde kariyer yapmış insanların bir araya gelmeleri. Öğrenciyle, konusunda uzman bir akademisyen ve emekli bir meraklı aynı atölyede buluşuyor. Son derece zengin ve tartışmalı zamanlar geçiriyoruz. Bu samimiyet/ eğitmenle kurulan ilişki, katılımcıların birbirleriyle iletişimi, her seferinde bizim için de müthiş bir deneyim oluyor. Atölyeler bitse de ilişkilerimizin devam etmesi onların Beyoğlu’ndan geçerken çat kapı uğramaları yaptığımız işin keyfini arttıran unsurlardan. Başlarken, hayatımıza keyif veren buluşmalar ve paylaşımlar konusundaki dileğimiz de gerçekleşmiş oluyor…
Ayrıntı Akademi’nin yeri Asmalı Mescit’te. Taksim’deki hızlı ve tatsız dönüşüm sizi etkiledi mi? İleride taşınma veya şube açma gibi fikirleriniz var mı?
Evet, Beyoğlu şu haliyle tadını bir miktar kaybetmiş olsa da, kültür sanat merkezi olarak konumunu koruduğunu düşünüyoruz. sokaklarında pek çok sürpriz barındırmaya devam ediyor. Arter, Pera Müzesi, ANAMED, Art On İstanbul, Tünel Sanat gibi galeriler, mükemmel sergilere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Yakında restorasyonu bitecek olan Kazım Taşkent ve Salt Beyoğlu da cabası… Atlas ve büyük bir dayanışmayla yaşatılan Beyoğlu Sinemaları, konser salonları; İKSV Salon, Borusan, Aslıhan Sahaflar Çarşısı, Lale Plak, değerli kitapevleri, Ses Tiyatrosu gibi asırlık salonun yanı sıra Kumbaracı 50 gibi pek çok küçük tiyatro salonu, Eller Sanat Galerisi gibi önemli tasarımcılar, hikâyeleriyle eski eşya dükkânları, İnci Profiterol, asırlık J’adore Çikolataları ve burada adını sayamadığımız pek çok özel mekân hâlâ ve sadece Beyoğlu’nda… Ayrıntı Akademi’ye gelen katılımcılarımız, tüm bu mekân zenginliğinden de faydalanma şansı yakalıyor. O yüzden biz de, bir süre daha direnmek istiyoruz… Öte yandan, yeni dönemde bazı atölyelerimizi eş zamanlı olarak Kadıköy’de de yapmayı planlıyoruz…
Yeni sezonda kesinleşen planlar, üzerinde düşündüğünüz fikirler neler?
Film ve edebiyat okumaları, öykü, kent tarihi, İstanbul gezileri, oyun-terapi, senaryoda karakter, kamera oyunculuğu gibi atölyeler devam edecek. Ayrıca yine yeni dönemde; Mehmet Emin Adanalı ile “Bir Garip Sanat: Çizgi Roman” atölyesindefarklı ve eğlenceli diyarlara doğru yola çıkarken, Mehmet Altuğ Ersoy’dan” Çağdaş Filozoflar”ı dinleyeceğimiz, keyifli bilgi akışına bırakacağız kendimizi… Bu arada, İngilizce edebiyat okumalarının yanı sıra, sanat tarihi alanında da sürpriz atölyeler planlıyoruz. Başta belirttiğimiz gibi ucu açık programlar gerçekleştiriyoruz, her an yepyeni ve farklı bir atölye ya da etkinlik olabilir. Giderek genişleyen yelpazemiz ile yeni sezonda da, katılımcılarımızla keyifli paylaşımlarda buluşmayı hayal ediyoruz.

1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)