Uyanış Masalları ile bizi tılsımlı masal kahramanları ile tanışacağımız, çözmemiz gereken düğümleri çözeceğimiz ve dönüşüp değişeceğimiz bir yolculuğa davet eden Arbil Çelen Yuca ile yeni kitabını konuştuk.
Pek çoğumuzun aklında masallar yalnızca çocukları uyutmak için anlatılan şeylermiş gibi yanlış bir intiba olsa da bazı masallar bizleri uykumuzdan uyandırır. Çocuklarımıza uyusun diye anlattığımız masallar onların zihninde bambaşka pencereler açarken kendimiz için okuduğumuz, yazdığımız, hatta belki de kahramanı olduğumuz masallar ise bize yaşadığımız dünyada yepyeni bir yol çizebilir. İşte tüm bunların farkında olan ve bu farkındalığını paylaşmak isteyen biri Arbil Çelen Yuca. Ömrü boyunca yazmış, anlatmış, çizmiş, paylaşmış, tiyatro yapmış, sahne almış…
Şimdi de Karakarga Yayınları‘ndan çıkan yeni kitabı Uyanış Masalları ile konuğumuz oldu ve hem kitapla hem hayatla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Masallar ile olan ilişkiniz nasıl başladı?
Masalla ilişkilenmeyişin mümkünü var mı Anadolu’da? Biz sanırız ki bize anlatılmadı ya da biz hiç anlatmadık. İlişkiler girift bu ülkede. Türküler, efsaneler, yatırlar, terk edilmiş köyler, kaleler… Hepsi kendini anlatırken, yoldan gözün kapalı geçebilir misin? Hani denir ya bir kişi dahi varsa inanan yeryüzü onun yüzü suyu hürmetine döner, masal da öyle. Benim annem anlatmazdı ama arkadaşımın anneannesi anlatırdı diyen kaç kişi var kim bilir?
Beş, altı yaşımı hatırlıyorum, babamla yolda oluş sayesinde tadını aldığım o fantastik dünyayı dilim döndüğünce yaratıp kardeşime anlatırdım. Annem yalnız büyümüştü, kendisine yarattığı bir dünya olmasaydı bana bu yeti geçer miydi? Ama mimarlık okuyup, yazarak hayatımı kazanma hikâyem ayrı bir masal olur. Ve bitmeyen bir masal şükür ki…
Kendinizi neden “yol âşığı” olarak tanımlıyorsunuz?
Âşıklık ilk tavırdır yolda, yol ki usüldür, bu çağın en zorlayan tarafı herkesin kendi cevabında direnip yalnızlaşması, oysa yola, yolu yaratana güvenen, içindeki kılavuzu işitir. Tek başınalıkla yalnızlık aynı şey değildir! Aşk da yol da yalnız oluşu kabulü ister. Aşkınlığa evrilen bir âşıklık hali türlü usülü kendini bulmaya deneyimletir. Ben de buralarda evrilip yol aşığı oldum işte…
Uyanış Masalları kitabını yazma sürecinden bahseder misiniz biraz?
Kendimi bildim bileli kurguları yaratıp, yarattığımın gerçekliği nasıl dönüştürdüğüne şahit oluyorum. Benim Uyanış Masalları’nda sizlerle paylaştığım her masal etten kemikten, kendi izlerini sevgiyle bırakmış kahramanlar! İlki bir dostumaydı, çare bulunmaz bir hastalıkta kendi gücüne uyansın istemiştim. Sonra anlatmasam masal olmaz derken her masal kendini dönüştürmeye ve beni bu büyülü dünyada yaşamaya davet etti. Şimdi başka türlüsüne aklım ermiyor.
Sizin anlatmaktan ya da okumaktan en keyif aldığınız masal hangisi ve neden?
Anlatmak tamamen an duygusuyla alakalı, şimdinin cevabı dün başkaydı, on beş dakika sonra bile değişebilir. Dürüst olayım mı? Ki bence anlatıcının dürüstlüğü önce kendi duygusunadır! Estes “Sakın içselleştirmediğiniz bir hikâyeyi anlatmayın” der. 19 yaşımdan beri seyirci ileyim ve en başından beri iç sesimi dinleyip uyguluyorum. Yani neden de masal da an’a özeldir!
Özellikle neden bu dokuz masala yer verdiniz kitabınızda?
Çünkü 50 yaşıma girerken yepyeni bir döngüde 9 rakamının sembolizmasını ve üçlemelerin gücünü arkama almak istedim.
9 ruhsal rehberlikle ilgilidir, bütün olma, tamamlanma… Ana rahminden doğan bebeğin bile dokuz aya ihtiyacı vardır. Masallar beni, ben onları doğurmuş oldum.