Notos dergisinin
son sayısını hazırlayan Yazar Ahmet Ümit, Pera Müzesi’nde gerçekleşen bir
söyleşide okuyucularıyla bir araya geldi.
son sayısını hazırlayan Yazar Ahmet Ümit, Pera Müzesi’nde gerçekleşen bir
söyleşide okuyucularıyla bir araya geldi.
Edebiyat dergileri
arasında hatırı sayılır bir yeri olan Notos dergisi, bu zamana dek örneğine pek
rastlanmamış bir iş yaparak, Haziran-Temmuz 2014 tarihli sayısının
hazırlanmasını dergi kadrosu dışından bir isme, yazar Ahmet Ümit’e bıraktı.
arasında hatırı sayılır bir yeri olan Notos dergisi, bu zamana dek örneğine pek
rastlanmamış bir iş yaparak, Haziran-Temmuz 2014 tarihli sayısının
hazırlanmasını dergi kadrosu dışından bir isme, yazar Ahmet Ümit’e bıraktı.
“İyi Polisiye İyi
Edebiyattır” yazılı kapak ile Ahmet Ümit tarafından hazırlanan
derginin raflara girmesinden hemen sonra ise 17 Haziran akşamı Pera Müzesi
Konferans Salonu’nda bir söyleşi gerçekleştirildi.
Edebiyattır” yazılı kapak ile Ahmet Ümit tarafından hazırlanan
derginin raflara girmesinden hemen sonra ise 17 Haziran akşamı Pera Müzesi
Konferans Salonu’nda bir söyleşi gerçekleştirildi.
Notos Dergisi
Genel Yayın Yönetmeni Semih Gümüş
ile birlikte bu söyleşiye katılan Ahmet Ümit; Notos’un son sayısının hazırlanma
sürecini anlattıktan sonra polisiye
edebiyat ile ilgili konuştu. Daha sonra dinleyicilerin sorularına cevap
veren yazar, söyleşi sonrasında da okuyucularının kitaplarını imzaladı.
Genel Yayın Yönetmeni Semih Gümüş
ile birlikte bu söyleşiye katılan Ahmet Ümit; Notos’un son sayısının hazırlanma
sürecini anlattıktan sonra polisiye
edebiyat ile ilgili konuştu. Daha sonra dinleyicilerin sorularına cevap
veren yazar, söyleşi sonrasında da okuyucularının kitaplarını imzaladı.
Ahmet Ümit söyleşisinde
öne çıkan bazı notları derleyip paylaşıyorum:
öne çıkan bazı notları derleyip paylaşıyorum:
- “Edebiyat dergileri, bir ülkenin edebiyat ortamını ateşleyip
güçlendiriyor. Hazırlanması, yayımlanması çok zor ama önemli bir güce sahip. - Beni artık polisiye romanda “Katil kim?”den daha çok, “Bu cinayet neden işlendi?” sorusu
ilgilendiriyor. Cinayetin sebepleri asıl önemli olan. Bir ölüme verilen tepki
bizim karakterimizi de açığa çıkarıyor. - (Yabancı ülkelerde kendisine ‘Türkiye’nin Dan Brown’u’
denilmesine atfen) Ben Türkiye’nin Dan Brown’u değilim. Aramızda şöyle bir fark
var: Dan Brown bize merak içeren bir
hikaye anlatıyor. Bir mühendislik var. Bunu iyidir-kötüdür şeklinde
nitelendirmiyorum, farklı olduğumuzu belirtiyorum. Benim roman anlayışıma göre
meraklı hikaye anlatmak yeterli değil. Hikaye, sonrasında okuyucunun kendi
ruhunu görmesini sağlamıyorsa bu bir şey ifade etmiyor benim için. - Roman doğruyu
önermez. Yüzleşme sağlar okuyucuya, ayna gibi. - (Polisiyenin politikliği konusuna atfen) 68’lerde Batı’daki
troçkist ve anarşistlerin polisiye yazması şunu gösteriyor: Suç, sistemi
eleştirmenin en iyi yolu. - Benim polisiye yazarı olmam el yordamıyla oldu. Sebebi, ’80 darbesi…
Bir afişleme sırasında yakalanan arkadaşlarla ilgili örgüt benden bir rapor
istedi. Bu raporu yazarken bir de baktım bir hikaye yazıyorum. Böyle başladı.”