2024 Nobel Edebiyat Ödülü sahibinin Han Kang olması üzerine yazarın Türkçe yayıncısı April Yayıncılık’tan Nazlı Berivan Ak‘ın paylaştığı yazıdan derlenmiştir.
Kore edebiyatının dünyaya armağanı, Booker ödüllü Vejetaryen,
Booker finalisti Beyaz Kitap, Prix Medicis’e layık görülen Veda Etmiyorum ve Çocuk Geliyor’un yazarı Han Kang 2024 yılı Nobel Edebiyat Ödülü kazananı oldu. Romanları Türkiye’de hem çoksatan hem hepsatan listelerinde olan, geniş bir okur kitlesine sahip Han Kang’ın Türkiye’deki yayıncısı April Yayıncılık.
Nobel Komitesi Başkanı Anders Olsson ödül gerekçesini şu sözlerle açıkladı: “Han Kang, eserlerinde tarihsel travmalarla ve görünmez kurallarla yüzleşiyor ve her üretiminde insan hayatının kırılganlığını gözler önüne seriyor. Beden ve ruh, yaşayanlar ve ölüler arasındaki bağlantılar konusunda eşsiz bir farkındalığa sahip olan yazar, şiirsel ve deneysel üslubuyla çağdaş edebiyatın en yenilikçi isimlerinden.”
Han Kang’ın Sevgilinin Soğuk Eli ve Yunanca Dersleri Eserleri de Yolda
Türkiye’de Han Kang külliyatı April Yayıncılık tarafından yayınlanıyor. Şu ana kadar yayınlanan Vejetaryen, Beyaz Kitap, Çocuk Geliyor ve Veda Etmiyorum adlı romanlarının çevirmeni Korece aslından yaptığı çevirilerle alanının en önemli akademisyen ve çevirmenlerinden Göksel Türközü. Yakın zamanda April Yayıncılık’tan çıkacak olan Han Kang’ın Sevgilinin Soğuk Eli ve Yunanca Dersleri adlı eserleri de yine Türközü çevirisiyle raflarda olacak.
2024 Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi Han Kang ve Kitaplarına Dair
Han Kang 1970 yılında Güney Kore’nin Gwangju şehrinde doğdu ve dokuz yaşındayken ailesiyle birlikte Seul’e taşındı. Babası tanınmış bir romancı olan Han Kang edebiyatla dolu bir çocukluk ve ilk gençlik yaşamış bir isim. Yazarlığının yanı sıra sanat ve müziğe olan ilgi ve yeteneği, romanlarında da kendini gösteriyor.
Yeni sezonda April Yayıncılık tarafından her zamanki gibi Göksel Türközü çevirisiyle yayınlanacak Sevgilinin Soğuk Eli, yazarın erken dönem üretimlerinden sayılıyor. Romanda kadın bedenlerinin alçı kalıplarını yapmayı takıntı haline getirmiş kayıp bir heykeltıraşın geride bıraktığı günlükler üzerinden cinsiyet kalıplarına, güzelliğe, toplumsal baskı altındaki kadına dair önemli ipuçları bulunuyor.
Han Kang’ın uluslararası alandaki en büyük çıkışı ise 2007 yılında yayınlanan Vejetaryen ile oldu. Han Kang’ın okuru cinselliği, şiddeti, ilişkilerimizi ve saplantılarımızı sorgulayacağımız rahatsız edici bir yolculuğa çıkardığı kitap, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük ilgi gördü.
Yine yeni sezonda Göksel Türközü çevirisiyle yayınlanacak olan Yunanca Dersleri, bir dizi travmatik deneyimin ardından konuşma yetisini kaybeden genç bir kadının kendisi de görme yetisini kaybetmekte olan Antik Yunanca öğretmenine bağlanmasını odağına alan bir roman. Kusurlarla şekillenen aşka; kayıp, yakınlık ve dilin sınırları üzerine önemli bir roman olan Yunanca Dersleri yakında April Yayıncılık etiketiyle tüm kitapçılarda olacak.
Çocuk Geliyor adlı romanına gelince… Kore’de Bak Coınğ Hi’ye 1979 yılında gerçekleştirilen suikastın ardından yeni iktidar yönetime geçmek üzere harekete geçti. Kore halkı demokrasinin daha fazla zarar görmesini istemiyordu, ülkenin dört bir yanında gençlerin başını çektiği protestolar başladı. Ordu iktidara el koydu. Amaçlarının öğrenci ve işçi eylemlerini bastırmak olduğunu söylediler. Silahsız eylemcilere ateş açıldı, işkence edildi, sayısız insan tutuklandı.Dokuz gün süren olaylar ardında binlerce yaralı ve hâlâ sayısı tam belirlenememiş yüzlerce ölü bıraktı. Olaylar Gwangju Ayaklanması ismiyle demokrasi tarihine geçti. Han Kang, ölülerle, geride bıraktıkları yaşayan ölüler arasındaki ince çizgiden yazdığı romanda önemli bir yüzleşmeye davet ediyor.
Beyaz Kitap‘ta Han Kang’ın şiirsel üslubu bir kez daha ön plana çıkıyor. Kitap, beyaz rengini odağına alarak beyazın yansımalarına, akrabalıklarına, düşündürdüklerine dair özel bir anlatı. Han Kang kitabın hikayesini şöyle anlatıyor: “Beyaz şeylerle ilgili yazmaya karar verdiğim bahar, ilk yaptığım bir liste çıkarmak oldu. Her bir sözcüğü yazarken tuhaftır, çok sarsıldım. Bu kitabı mutlaka tamamlamak istediğimi ve yazım sürecinin bir şeyleri değiştireceğini hissettim. Yaraya sürülen beyaz merhem, üstüne sarılan beyaz sargı bezi gibi bir şeylerin gerekli olduğunu da. Zamana dair duyuların keskinleştiği anlar vardır. Böyle keskin zamanın kenarında, her saniye yenilenen şeffaf bir uçurumun ucunda ilerlemeye devam ederiz. Cesur olduğumuzdan değil, başka bir çıkar yolu olmadığından.”
Yakın zamanda Türkçede yayınlanan yeni romanı Veda Etmiyorum‘da okur bu kez üç kadının bakış açısından Güney Kore tarihinin en karanlık zamanlarını okuyor, faili meçhullerin ve sivil katliamlarının damga vurduğu zamanlara tanıklık ediyor. 1948 Jeju ayaklanması ve devamında yaşanan korkunç katliamı odağına alan romanı Le Monde “Han Kang’ın Veda Etmiyorum’u daha ilk sayfasından benzersiz ve sahici bir zihinsel alan yaratıyor, rüya ile gerçeği birbirine tutturuyor.” sözleriyle müjdelemişti.
KalemKahveKlavye’de Han Kang’a Dair: Han Kang Edebiyatı · Yabancı ile Tanıdık Arasındaki Tuhaf Mesafe