Yılmış kahvehanelerde ağladım. Gecenin delirtici boşluğunda, mazgal korkutuculuğunda, Naim Süleymanoğlu videolarıyla, bir kamyonun galaksileri barındıran damperinde, yüzyıllarca, kahrederek, rüzgâr vurdu ben ağladım; yürüdüm, bakışlara teğet geçerek, sızlayarak, uzayı ısıran dişlerimle, karanlık ağzımla, bugün ağladım, deniz içime yas çiçekleri bırakırken, demir alan gemilere lanet olsun! Sesler kalbime çöktü, mezar taşlarına sarılıp, bütün yangınımla, atlarla ağladım, kanlarla...