“Mutluluk diyebileceğimiz ne varsa,
bir sevincin hüzne dönüşmesi arasında değil midir zaten?”
Semra Aktunç’un öykülerinde hatırlamaktan başka çaresi olmayan, her adımda yürek gibi atan bir zihin var: Vapur düdükleri, eski İstanbul, Ada rüzgârı ve Anadolu’nun uzak yolları bir yanda; eski dostlar, denize çıkan sokaklar, sesini saklayan odalar ve durduk yere kulağa çalınıveren eski şarkılar bir yanda…
Ölmek İçin Güzel Bir Gün, eskiyle yeni
arasında, gidenlerle kalanlar arasında,
sevinçle hüzün arasında bir yere çağırıyor
öyküseverleri; belli ki, “mutluluk diyebileceğimiz
ne varsa” orada.