Kubilayhan Yalçın’ın kaleme almakta olduğu yazı dizisi “James Bond Romanlarında Türkiye ve Türkler”in tüm bölümlerine BURADAN ulaşabilirsiniz.
James Bond Romanlarında Türkiye ve Türkler-II:
6-7 Eylül Olayları ve Rusya’dan Sevgilerle
“Vaziyet iyice aydınlanana kadar Mr. Big’e karşı takip edeceğiniz siyaset ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ siyasetidir. Bond, Yüzbaşı Dexter’a muammalı bir bakışla baktı: Böyle bir adamla karşılaştığım zaman ise, benim bambaşka bir parolam vardır: Yurtta sulh, cihanda harp…”
Ian Feming, James Bond: Dokuz Canlı Adam
Meşum bir suikasta kurban giden ABD Başkanı John F. Kennedy’nin on favori kitabından biri olan, Bond kanonunun beşinci kitabı Rusya’dan Sevgilerle’de, Rus gizli servisi SMERSH’in şefi General Grubozaboyschikov, yuvarlak bir masanın etrafına toplanmış çalışma arkadaşlarına şöyle söyler:
Bu arada dört bir tarafa fit sokmaya devam ettik. Tunus’ta ihtilal, Mısır’a gönderilen silahlar, Yugoslavlar ile anlaşma, Kıbrıs’ta hadiseler, Türkiye’de ayaklanmalar, İngiltere’de grevler, Fransa’da büyük politik gelişmeler. Dünyada ilerlemediğimiz tek bir saha kalmadı.
Romanın, Ağaoğlu (1963) ve Başak Yayınevi’nden (1965) çıkan Nuşin Ağaoğlu imzalı çevirilerinde karşımıza çıkan bu paragraf, Tay Yayınları (1983) çevirisinde sansürlenmiş, “Türkiye’de ayaklanmalar” ifadesi çıkartılmış:
-Aynı zamanda, diyen General G. gülümseyerek devam etti, her yerde sürekli ilerlemeye devam ediyoruz. Fas’taki devrim, Mısır’a silahlar, Yugoslavya ile dostluk, Kıbrıs’ta kargaşalık, İngiltere’de grevler, Fransa’da büyük politik kazançlar, sessizce ilerlemediğimiz dünyanın hiçbir cephesi yok kısaca…
Fleming’in özgün metni ise şöyle:
“Revolution in Morocco, arms to Egypt, friendship with Yugoslavia, trouble in Cyprus, riots in Turkey, strikes in England, great political gains in France—there is no front in the world on which we are not quietly advancing.”
İlginçtir: “Türkiye’ye bol geldiği” söylenen özgürlükçü 61 Anayasası’nın yürürlükte olduğu dönemlerde yayınlanan Bond romanlarında “Türkiye aleyhtarı” bölümler sansürlenmezken, yasakçı 12 Eylül Anayasası döneminde makaslanıyor. Hatta kitabın 60’lardaki çevirilerinin başına, yayınevleri tarafından düşülen şu not dikkate değer:
Kitabın sayfaları arasında rastlanan memleketimiz aleyhindeki bazı pasajlar yazarın şahsi görüşleridir.
Eserin yazarı sayın Ian Fleming’in fikirlerine kat’iyen iştirak etmediğimiz ve hatta görüşlerinin hakikatle hiçbir ilgisi olmadığını bildiğimiz halde, tercüme sırasında bu pasajların metinden çıkarılması yoluna gidilmemiş ve bilakis, bir İngiliz’in memleketimiz hakkındaki görüş ve düşüncelerinin okuyucularımız tarafından bilinmesinde fayda mülahaza edilmiştir.
Yayınevi bu açıklamayı, Fleming’in romanda biyolojik ırkçılığa varan ifadeleri ve mesela Türkiye’de kadınların, dağa kaçırılarak ırzlarına geçilmesinden haz duyan varlıklar olarak resmedilmesinden ötürü yapma gereği duymuş olmalı… Yalnız, yayınevinin bu cesur ve dürüst notuna şöyle bir katkımız olabilir: “Bir İngilizin memleketimiz hakkındaki görüş ve düşünceleri” değil; “Bir İngiliz ajanı,” hatta “CIA’nın kuruluşunda da aktif rol oynamış bir İngiliz Deniz İstihbarat subayının memleketimiz hakkındaki görüş, düşünce ya da kara propaganda mahiyetindeki yaklaşımları” denilebilirdi…
Nedenine gelirsek…
Fleming, Rusya’dan Sevgilerle’nin başında şöyle diyor:
[su_quote]Yazarın Notu: Bu hikâyenin büyük bir kısmı hakikate dayanmaktadır. SMERSH, “Smiert Spionam”, Casuslara Ölüm manasına gelen cümlenin kısaltılmışıdır. Bu teşkilat Rusya’nın en gizli ve en kuvvetli casus teşkilatıdır. 1956 senesinde, kitap yazıldığı sıralarda, SMERSH’in Rusya içinde ve dışında, General Grubozaboyschikov kumandası altında 40.000’den fazla adamı vardı. Bugün SMERSH’in karargâhı Moskova’nın Sretenka Sokağı’nın 13 numaralı binasındadır. Kitabın dördüncü bölümünde tasvir edilen konferans odası ile bu odadaki konferans masası etrafında toplanan Rus Casus Teşkilatı şeflerinin çizilen portreleri tamamen hakikate uygundur.[/su_quote]
Fleming, romanın “hakikatlerle” dolu olduğunu belirtip, SMERSH hakkında olgusal bilgiler vererek, daha kitabın ilk sayfalarında okuru, bir kurgu ya da casusluk romanıyla değil, bir “istihbarat raporuyla” karşı karşıyaymış gibi bir ruh haline sokuyor. Bunu bilinçli yaptığını söyleyebiliriz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Ian Fleming, psikolojik harp ve propaganda konularına vakıf, tıpkı kahramanı Bond gibi bir Deniz İstihbarat subayıydı. Bond romanları da Soğuk Savaş yıllarında Demir Perde ülkelerine karşı kullanılmış propaganda araçlarıydılar.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Nazi savaş makinesi karşısında bazı operasyonel konular ve psikolojik savaş gibi alanlarda zayıf kalan Pentagon, yeni bir istihbarat teşkilatı kurmak için dönemin İngiliz Deniz İstihbarat şefi John Godfrey ve asistanı Binbaşı Ian Fleming’i Amerika’ya davet etmişti. Fleming’le baba-oğul ilişkisine sahip Amiral Godfrey, Bond romanlarında 007’nin şefi M’nin rol modelidir.
Fleming, Washington’da irtibata geçtiği dönemin Enformasyon Şefi Genaral “Wild” Bill Donovan’a ileride The Office of Strategic Services (OSS) ve en nihayetinde CIA’ya dönüşecek olan yeni bir Enformasyon Direktörlüğü için 72 sayfalık bir taslak hazırladı. CIA’nın resmi internet sitesinde, konuyla ilgili açıklayıcı, kısa bilgiler bulunabilir.
Fleming’in romanda “riots in Turkey”, “Türkiye’de ayaklanmalar” ile kastettiği, İngilizce kaynaklarda “Istanbul Riots” ya da “Istanbul Pogrom” olarak geçen trajik 6-7 Eylül Olayları. Görüldüğü üzere 007’nin yaratıcısı, 6-7 Eylül Olayları’nı romanda Rus gizli servisinin üstüne yıkıyor. Benzer bir şekilde Demokrat Parti hükümeti de olayların bir komünist kışkırtması olduğunu iddia etmiş, Aziz Nesin, Kemal Tahir, Hasan İzzettin Dinamo gibi “mimli” komünistler tutuklanmıştı.
Peki bu “komünist iddiası” ne kadar gerçekçiydi ya da bir James Bond romanıyla Menderes hükümetini ortak noktada buluşturan etkenler nelerdi? Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, Bir Kontrgerilla eylemi 6-7 Eylül 1955 olayları adlı blog yazısında DP hükümetinin tavrı konusunda şunları söylüyor:
Olayın komünistlere yıkılması, Pentagon’un Sahra Talimnamesi’ne uygundu. Nitekim yıllar sonra 23 Eylül 2010’da, daha sonra Özel Harp Dairesi başkanı olan Sabri Yirmibeşoğlu HaberTürk televizyonunda gazeteci Fatih Güllapoğlu’na verdiği röportajda bunu itiraf ediyordu: “6-7 Eylül de özel harp işiydi. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı.”
Yirmibeşoğlu, 23 Eylül 2012 tarihli röportajında Pentagon’un Sahra Talimnamesi’nin Kontrgerilla tarafından harfi harfine uygulandığını kimi açıklamalarıyla ortaya koydu. Örneğin şu açıklaması ibretlikti:
[su_quote]“Eğer bir yerde halkın galeyana gelmesini bir mukavemet hareketi göstermesini arzu ederseniz sizin saygın değerlerinize düşmanın, karşı tarafın bir şey yaptığını, küçültücü hareket yaptığını gösterirseniz, halkı galeyana getirirsiniz. Özel Harp’te bir kural vardır; halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır…”[/su_quote]
“Düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj”
6-7 Eylül Olayları, dönemin “yandaş gazetesi” İstanbul Ekspres’in, 6 Eylül 1955 tarihinde Atamızın Selanik’teki Evi Bombalandı! manşetli “yıldırım baskısıyla” başlamıştı. Yaklaşık yirmi bin tirajı olan gazete o gün iki yüz doksan bin adet basılmıştı. Akabinde eli sopalı, baltalı binlerce kişilik bir güruh sokaklara dökülerek gayrimüslim vatandaşlarımızın ev, iş yeri ve ibadethanelerine saldırdı. Olaylara tanık olan tarihçi Orhan Koloğlu, katıldığı bir TV programında, o dönem Bulgaristan’dan Türk mülteciler getirildiğini ve Beyoğlu’nu yağmalayanların büyük oranda bu gruptan olduğunu belirtmişti.
6-7 Eylül Olayları neden yapıldı? Konuyla ilgili olarak Londra’da gerçekleştirilen Kıbrıs görüşmelerinde “Türk tarafının elini zayıflatmak” ya da gayrımüslim vatandaşlarımızın tasfiyesi ve Varlık Vergisi ile başlayan servet transferi sürecinin nihai olarak sonuçlandırılması gibi görüşler mevcut.
Bunlarla birlikte Soner Yalçın Arka Pencere adlı köşe yazısında, İngiliz Devleti ve 6-7 Eylül bağlantısına ışık tutan çarpıcı bilgiler veriyor. Deyiş yerindeyse “James Bond” (daha doğrusu İngiliz gizli servisi) bu noktada senaryoya dâhil oluyor.
Fleming, Rusya’dan Sevgilerle yayınlanmadan iki yıl evvel (1955) trajik 6-7 Eylül Olayları’nın gerçekleştiği günlerde, dönemin Scotland Yard Başkanı Sir Howe’un basın danışmanı olarak İstanbul’da düzenlenen Interpol Konferansı’na katılmıştı. Fleming İstanbul’da armatör Nazım Kalkavan ile buluşup, 6-7 Eylül olaylarını birlikte gözlemlemişlerdi. Rusya’dan Sevgilerle‘deki Darko Kerim karakteri de Oxford mezunu Nazım Kalkavan’dan esinlenilmişti. Nazım Kalkavan’ın kızı Billur Kalkavan Posta gazetesine verdiği bir röportajda şöyle diyor:
“Babanız Nazım Kalkavan Oxford mezunu. James Bond romanlarının yazarı Ian Fleming’in biyografilerinde İstanbul günlerinin kahramanı olarak onun adı geçiyor. Ailede konuşulur mu?
Bilinir. Babam Hollywood’da çalıştığı yıllarda Fleming’le arkadaş olmuş. Sonra da John Pearson adlı İngiliz yazar Fleming’in hayatını kaleme aldığında babam da ona röportaj vermiş.”
Yeri gelmişken: Bond’un Türkçe’de Zümrüt Küre adıyla yayınlanan The Property of a Lady öyküsünde Fleming şöyle diyor: “MI5’ın bir ajanı da Sunday Times gazetesinin basın kartını taşıyan bir foto muhabiri sıfatıyla… onların yanı başında yer almıştı”.
Gazeteci kisvesine bürünmüş MI6/MI5 ajanları…
James Bond soruşturmalarımız devam edecek.
KAYNAKLAR:
- Fleming, Ian (1965). Rusya’dan Sevgilerle. (Nuşin Ağaoğlu, Çev.). İstanbul: Başak Yayınevi.
- Fleming, Ian (1983). Rusya’dan Sevgilerle. (Yakut Güneri, Çev.). İstanbul: Tay Yayınları.
- Fleming, Ian (1963). From Russia With Love. London: Pan Books.
- Fleming, Ian (1966). Zümrüt Küre. (Adnan Semih Yazıcıoğlu, Çev.) İstanbul: Başak Yayınevi.
- https://www.cia.gov/news-information/featured-story-archive/2018-featured-story-archive/ian-fleming-the-man-behind-the-most-famous-spy.html.
- https://mehmetaliguller.com/2015/09/06/bir-kontrgerilla-eylemi-6-7-eylul-1955-olaylari/
- https://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/soner-yalcin/arka-pencere-
- http://www.posta.com.tr/askta-sayfalari-cevirmek-zorlasti-13049
- https://www.youtube.com/watch?v=SuRtsBrxUbQ
1975 İstanbul doğumlu. İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü ve Gazi Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesi mezunu.
Yirmi yılı aşkın süredir klasik gitarla iştigal eden Yalçın’ın çocuk gitar eğitimi konulu bir yüksek lisans tezi var. Alirio Diaz, Costas Cotsiolis Tillman Hopstock gibi gitaristlerin atölye çalışmalarına katılan Yalçın, piyanist Anjelika Akbar’ın Su ve Bir Yudum Su albümleri için gitar düzenlemeleri yaptı. Kubilayhan Yalçın’ın fantastik ve bilim kurgu öykülerinden oluşan 2453 Alınyazıcı ve Ruhkurtaran adlı iki kitabı var.
Ankara ve Antalya’da yaşayan Yalçın, üçüncü kitabı Milenyum Manastırı’nı yayımlamaya hazırlanıyor.