Algoritma sanatının öncü isimlerinden Vera Molnár, Dóra Maurer ve Gizella Rákóczy’nin Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu’nda yer alan eserlerini bir araya getiren Hesaplar ve Tesadüfler sergisi Pera Müzesi’nde 23 Şubat’a dek ziyaretçilerini ağırlayacak. Sergiyi KalemKahveKlavye için Özgür Atmaca ziyaret etti ve yazdı.
Düzen ve kaos, renk ve sayı, hareket ve durağanlık, sıfır ve bir.
Matematiğin kesinliği ile sanatın sınırsızlığı arasında bir yerde duran Hesaplar ve Tesadüfler sergisi, sanatsal anlatının teknikle nasıl iç içe geçebileceğini sorgulayan güçlü bir deneyim sunuyor. Pera Müzesi’nde yer alan bu sergi, algoritmik sanatın sınırlarını keşfederken, izleyiciye yalnızca eserleri değil, bakış açısını da sorgulatıyor.
Bir galeride gezmekten farklı olarak burada, bazı eserlerin karşısında durup beklemek, biraz uzaklaşıp yeniden yaklaşmak, farklı açılardan bakmak ve eserin sana nasıl bir fikir sunduğunu deneyimlemek gerekiyor. Her bakış açısı, bir fikri doğuruyor; bir nokta, kendi içinde bir bütüne dönüşüyor.
Dijital Kodlardan Estetik Bir Anlama
Sergideki sanatçılar – Vera Molnár, Dóra Maurer ve Gizella Rákóczy – algoritmaların sanatta nasıl bir etki yaratabileceğini araştırırken, bir noktada sanatın artık sadece duygusal bir üretim değil, aynı zamanda hesaplanabilir ve tasarlanabilir bir alan olduğunu gösteriyorlar. Molnár’ın bilgisayar destekli sanatı, bir sanat eserinin ne kadar planlanmış, ne kadar rastlantısal olabileceğini sorgulatıyor. Maurer’in sistematik kompozisyonları ise, renklerin ve formların matematiksel bir dil üzerinden sanatsal ifadeye dönüşebileceğini gösteriyor.
Ama bu sadece bir sistem değil. Tam tersine, sanatın kaosa açılan kapılarından biri. Tavşan ve kaplumbağa ironisi gibi, hız ve durağanlık, bilinçli tasarım ve rastlantısallık iç içe geçiyor. Bu sergide, birer kod dizisi gibi dizilmiş sanatsal elemanlar, izleyicinin gözünde sürekli değişen anlamlara bürünüyor.
Matrix’in Dijital Rüyası: Sanat mı, Simülasyon mu?
Serginin Sıfırlar ve Birler film programıyla desteklenmesi, bizi kaçınılmaz olarak Matrix evrenine götürüyor. Wachowski Kardeşler’in 1999 yapımı The Matrix filmi, sanal gerçeklik, simülasyon ve dijital kodların yarattığı dünyayı sorgulayan bir başyapıttı. Gerçekliğin sınırları nerede başlar, nerede biter?
Serginin temelini oluşturan fikirlerden biri de sanatın ne kadar hesaplanabilir bir yapı olduğudur. Tıpkı Matrix’te gördüğümüz akan yeşil kodlar gibi, sergideki tekrar eden desenler, simetrik formlar ve algoritmalar üzerine inşa edilmiş eserler, sanatın ne kadar matematiksel bir dizge olabileceğini düşündürtüyor. Sanat, özgür bir yaratım mı, yoksa kodlanmış bir estetik mi?
Filmde Neo’nun karşısına çıkan seçenekler gibi, izleyici de bu sergide kendi gerçeklik algısını oluşturuyor. Siz esere mi bakıyorsunuz, yoksa eser mi size? Dijitalleşen dünyada her şey kodlara dönüşürken, sanatın da bundan kaçışı yok. Geleneksel anlatı formlarının yerini, algoritmaların ve matematiksel hesaplamaların alması kaçınılmaz mı?
Sanatın ve İzleyicinin Hareketi
Sergide çok fazla eser olmamasına rağmen, bazılarının önünde beklemek, ileri geri hareket etmek, farklı açılardan bakmak bir gereklilik haline geliyor. Her eser, kendisine bakış açınızla birlikte değişen bir deneyime dönüşüyor. Bu, izleyiciye bir hareket zorunluluğu getiriyor. Sanatın durağan bir şey olmadığını, bizzat hareketin ve etkileşimin içinde doğduğunu kanıtlıyor. Tıpkı Matrix’te olduğu gibi, seçim izleyicinin. Sanatı yüzeysel mi göreceksiniz, yoksa kodların arkasına mı bakacaksınız?
Kusursuz Denklem
Bu sergi, teknik ile estetiğin birleşiminin bir sanatçının elinde nasıl bir sanatsal baskıya dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Renkler, sayılar, kodlar, desenler… Bütün bu unsurlar, sanatın yalnızca sezgisel değil, aynı zamanda hesaplanmış ve tasarlanmış bir dünya olduğunu gösteriyor.
Düzen ve kaos, sıfır ve bir, koşmak ve durmak… Her şey, her şeydir. Bir, her şeydir.
Pera Müzesi’nde 23 Şubat’a dek ziyaretçilerini ağırlayacak olan serginin sayfasına BURADAN gidebilirsiniz.
1981 İstanbul Doğumlu.
SAÜ Türk Müziği Lisans,
KOÜ Yüksek Lisans,
AÖF Sosyoloji
R.John Fowles ,W.A.Mozart ve A.Veysel’i çokça sever..
Profesyonel Öğrenci
Eğitimci, Okur-Yazar
Müzik yazıları yazmaya çalışıyor.