Deniz Gezgin yeni romanı Gözler Kanatlar Çiçekler Kuyruklar‘da yerkürenin en kuytularına nüfuz edip yaşama ve yaşamın karşısında duran güçlere ses veriyor. Can Yayınları‘ndan.
Mevsimlerin değiştiği, denizlerin dibe yüzdüğü, göçlerin tersine çevrildiği bir zaman… Dünyanın dört bir yanı yaşamasızlığın hükmü altına girmiş, yapay varlıklar çoğalırken her köşeye değişmeyen ölümcül bir işleyiş sinmiştir. Yine de anbean gelişigüzel bir hareket biçimlenip canlanır; dağlar, taşlar, sular ve uzuvlar yaşamı yaşanır kılacak kıpırtıyı canlı tutup kimseyi yolda bırakmazlar. İlk bakışta göze görünmeyen patikalar birbirlerine bağlanıp, uzayıp iç içe geçer, ağlar örerler.
Deniz Gezgin, Ahraz ve YerKuşAğı‘ndan sonra sınırsız bir hayal gücüyle biçimlendirdiği yeni romanıyla yerkürenin en kuytularına nüfuz edip yaşama ve yaşamın karşısında duran güçlere ses veriyor. Gözler Kanatlar Çiçekler Kuyruklar dünyanın gözyaşlarının söküldüğü masmavi bir volkanda köklenen Luçe ile alıkonduğu Yuva’dan özgürlüğe kaçıp sıkı sıkı hayata tutunan Kara’nın bir durup bir ilerledikleri bir yolculuğun hikâyesini, birlikte söyledikleri bir arayış şarkısını anlatıyor.
Gözler Kanatlar Çiçekler Kuyruklar Yazarı Deniz Gezgin Kimdir?
DENİZ GEZGİN, 1981’de İstanbul’da doğdu. Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Bölümü’nü bitirdi. Mitos derlemeleri 2007 yılında Bitki Mitosları ve Hayvan Mitosları, 2009 yılında Su Mitosları adlarıyla yayımlandı. 2019’da Doğa Defteri adlı çalışmayı hazırladı. İlk romanı Ahraz‘ın (2012) ardından 2017’de ikinci romanı YerKuşAğı yayımlandı.
Diğer Deniz Gezgin Kitapları
İNCELE: Can Yayınları’ndan çıkan diğer Deniz Gezgin kitapları
Ahraz
“Her şeye büyük bir merak besliyordu. Gökyüzünü, açık denizi, karşı adayı, rüzgârın uyuduğu yeri ve daha çok şeyi… bilmek değil hissetmek istiyordu. Varlıktan çok yokluktu merak ettiği, hiçlik; tıpkı kendi gibi.”Ahraz suyla başlayıp suyla biten bir roman. Romanın başkarakteri İsrafil, yüzüne kapıların kapandığı, küçük bir kıyı kasabasında toplumun günah keçisi yaptığı çaresiz Adile’nin tek oğludur. Suyun içine doğan bu ahraz çocuk, talihsiz annesi gibi çöp toplayarak ayakta kalır. Gelgelelim hayata sırtını dönmek yerine taşları, martıları, kayaların tüylü derisi yosunları, denizin dili balıkları arkadaş bilir; gökyüzünü yoldaş, ağacı rehber yapar. Yıllar sonra bir gün, kasabadaki tek dostu Marangoz Yusuf’la birlikte, kıyıya vuran iki yabancıya yardım eli uzatmasıyla ortalık karışacak, tüm kasaba halkını karşısına alacak, suyun zıddı ateşe kapı aralayacaktır.Deniz Gezgin derinlerden çekip çıkardığı kadim anlatılar, pagan inanışlar ve tarihe göndermelerle örüyor romanını. Böylece doğa ile kültürün uyumla bütünleştiği zamansız, evrensel bir hikâye ortaya çıkarıyor.
YerKuşağı
“Aklında ne var Hagrin?” “Bir ağaç.” “Sözünü ettiğin bu ağaç nasıl bir ağaç?” “Sözü edilemeyecek bir ağaç Moy. Dinle, yaklaştığımızı duyuyor musun?” “Şimdi kulağıma bir şey çalındı ama sen söyleyince oldu, gerçek mi bilemem.” “Gerçek olmasa ne çıkar? Yokyerde gerçekten başka her şey var.” İlk romanı Ahraz’la okurların beğenisini kazanan Deniz Gezgin YerKuşAğı’nda hayvanların, doğanın, taşın, toprağın dilinden konuşuyor. Moy isimli bir kız çocuğu, insanın yaraladığı bir kuş Şuri, hayvan mı bitki mi insan mı belli olmayan bir yaratık Hagrin ve munçak türü bir geyiğin birbirlerini bulmalarını, birbirlerine tutunmalarını anlatıyor. Daha sonra tuzla tenlerindeki beşerden arınan bu varlıklar yer kavgasından uzak, kendilerince yaşamak için bilinmeyen bir diyara, ancak ve ancak farklı olanların geçebileceği bir eşiğe, yani yokyere doğru zorlu bir yolculuğa çıkıyorlar. Deniz Gezgin, tıpkı rüzgârın ağaca dolanıp yapraklarından ses alması gibi, kendine has üslubuyla canlı ve cansızın sesini duyurmayı deniyor bu kısa ama çetin romanında. Biz insanları yeniden alçakgönüllü olmaya, körelmiş hislerimizi uyandırmaya, en önemlisi de, dilin gürültüsüne kapılmayı bırakıp tekrar diğer canlılar arasındaki yerimizi almaya çağırıyor.