Bu sözler değerli yazar Sabahattin Ali tarafından, eşine hapisteyken yolladığı bir mektupta yazılmış. Yıllar sonra ise kızı Filiz, babasının yazdığı bu sözleri Sabahattin Ali’nin hayatını anlattığı biyografiye isim olarak koymuş. Filiz Ali şimdi Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi’nin kurucusu ve hocası. Gençlere öğretmenlik yaparken aynı zamanda babasının anısı ve kitapları için uğraşıyor ve mücadele ediyor. Filiz Ali’ye vaktini ayırıp sorularımıza cevap verdiği için teşekkürlerimizi sunarız. Ayrıca bu röportajın hazırlanma sürecinde destek veren Kitap Otağ sayfasına da ayrıca teşekkür ederiz.
#SabahattinAlininFailiBulunsun
“Babam Devletin Bilgisi Dahilinde Katledildi”
1998 yılında Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi’ni kurdunuz ve hâlâ bu kuruluşun başındasınız. Akademinin hikâyesi ve amacı nedir? Günümüz gençleri için nasıl bir önem teşkil etmektedir?
AIMA, Müziği küçük yaşta yeteneği ve isteğiyle meslek olarak seçmiş olan ve bu yolda eğitim almakta olan gençlerin Türkiye’den ulaşmaları mümkün olmayan dünya çapında ustalarla, hocalarla tanışmalarını, kendilerini dinletebilmelerini, birlikte zaman geçirmelerini ve konser vermelerini sağlayan bağımsız ama imece ile çalışan bir sistemdir.
Günümüzde babanız Sabahattin Ali’nin pek çok kitabı hâlâ en çok okunanlar listesinde, Kürk Mantolu Madonna’sı okullarda gençlere okutuluyor. Böyle bir babanın ve mirasın varisi olmak nasıl bir duygu, hayatınızı ne ölçüde ve nasıl etkiliyor?
Babamın kaybolduğu 1948 yılından beri onu hergün düşünen, özleyen, anan, onun adını yaşatmak için çabalayan, hakkını aramaya çalışan, hakkını koruyan, korumaya da devam edecek olan bir insanım.
Ülkemizin hazin ve acı bir gerçeği meçhul ölümler. Sabahattin Ali de bu meçhul ölümlerde kaybettiğimiz yazarlardan birisi. Yazdığınız Sabahattin Ali biyografisinde bu ölümlere çokça değindiğinizi görüyoruz. Okurların ve Sabahattin Ali okurlarının aklına en fazla takılan sorular; nasıl, neden ve kimler tarafından katledildiğidir. Size göre bu, kimler tarafından hangi amaçla planlandı? Aile içinde bu kayıplar hakkında ne deniliyor? Siz Sabahattin Ali’nin ve ondan sonra katledilen aydınlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Babamın kaybedilişi ve öldüğüne karar verilmesinden bu yana sizin sorduğunuz soruları biz de soruyoruz, yanıt arıyoruz. Sadece biz sormuyoruz. Milletvekilleri Kemal Anadol ve Mustafa Gazalcı TBMM’ine soru ve araştırma önergeleri vererek ölüm olayının aydınlatılmasını istemişler ve bu önergeler meclis çoğunluğu tarafından reddedilmiştir. Babaları, eşleri, kardeşleri katledilen, kaybedilenlerin yakınları olarak “Toplusal Bellek Platfromu” çatısı altında yine TBMM’ine yaptığımız ziyaret de olumsuz sonuçlanmıştır. Metin Avdaç tarafından yapılan Sabahattin Ali belgeselinde bu cinayet olayını hatırlayanların tanıklıkları da gösteriyor ki Sabahattin Ali devletin bilgisi dahilinde katledilmiştir.
Sabahattin Ali kitaplarının telif hakkı 70 sene sonra kalktı ve geçen aylarda bu telif hakkının kalkmasından dolayı yayınevlerinin artık özensiz ve aslına aykırı bir şekilde kitapları bastıklarını söylediniz. Sizin bu konudaki görüşleriniz neler? İdil Laslo, yasaklı 15 yıldan ötürü hak kaybı olduğunu söylemişti bize. Bu konu hakkında herhangi bir hukuki mücadele var mı?
Babamın kaybolduğu 1948 yılından 1965 yılına kadar hiçbir yayınevi onun kitaplarına el sürmeye cesaret edemedi. 1944 ve 1948 yıllarında Bakanlar Kurulu kararıyla eserleri yasaklanan Sabahattin Ali 17 yıl boyunca unutturulmak istendi. 17 yıllık bir telif hakkı kaybı vardır ortada. Bunu dikkate almayan çok sayıda yayıncı var. Hakkımızı aramaya devam ediyoruz.
Daha önce Kürk Mantolu Madonna kitabında yer alan Maria Puder karakterinin Sabahattin Ali’nin mektuplarına dayanarak gerçek olduğunu ve Sabahattin Ali’nin Almanya’da kaldığı süre boyunca bu hanımla gezdiğini söylemiştiniz. Bu mektuplarda tam olarak ne yazmakta? Sizce Raif Efendi gerçekten Sabahattin Ali’nin kitapta olan yansıması mı? Kürk Mantolu Madonna’nın gerçeklikle ilişkisi nedir?
Babamın arkadaşı Ayşe Sıtkı’ya Sinop Cezaevinden yazdığı mektuplar “İki Gözüm Ayşe “ başlığı ile yayınlanmıştı. Ayşe Sıtkı’nın uzun yıllar sakladığı mektuplardan birinde Sabahattin Ali, Berlin’de tanıdığı Maria Poder adında bir kadından bahseder.
Geçtiğimiz yıllarda, Kürk Mantolu Madonna’nın diziye uyarlanacağı, Maria Puder’i Beren Saat’in canlandıracağı söylenmişti. Bu konuda bir gelişme var mı? Siz bu projeye nasıl bakıyorsunuz?
Sinema filmi için telif ajansımızdan izin alınmıştı. Proje ne aşamadadır haberim yok.
“Ülkemizde değerlere sahip çıkmak gibi bir gelenek yoktur”
Sabahattin Ali’nin özellikle romanlarındaki başkarakterlerinin kendi özelliklerini yansıttığı söylenir; yani az konuşan, çok düşünen, biraz içine kapanık, doğayı seven, doğaya sığınan… Kendinizi bu yönden babanıza benzettiğiniz olur mu? Veya hangi özelliklerinin size geçtiğini düşünüyorsunuz?
Sorunuzda bahsettiğiniz özellikleri mutlaka vardı babamın. Ama az değil çok konuşan biriydi. Yakın arkadaşlarından Mediha Berkes onun için: “Benim için Sabahattin her zaman bulunduğu yeri ilginç kılan bir kişiliğe sahipti. Son derece hazırcevaptı. Şakacılığı, muzipliği, zekası çarpıcıydı”diyor. Almanya’ya birlikte gönderilen öğrencilerden Melahat Togar da “Koltuğunun altında her zaman kitaplar vardı. Alman edebiyatı ve dolaylı yoldan yani Almanca üzerinden Rus edebiyatına, dünya edebiyatına dalmıştı” diyor. Sabahattin Ali’yi yakından tanımak istiyorsanız eğer, ilk yayını 1979, ikinci yayını YKY 2014 olan Sabahattin Ali Anılar, İncelemeler, Eleştiriler kitabını edinmenizi tavsiye ederim.
Çoğu edebiyatseverin ilgisini çeken başka bir konu ise Hüseyin Nihal Atsız ve Sabahattin Ali kavgasıdır. Önceden aynı mecmuada beraber yol alan bu iki yazarın arası fikir ayrılıkları ve kutuplaşmalar yüzünden bozuldu. Siz aile içinde bu kavga hakkında ne biliyorsunuz ve neler düşünüyorsunuz?
Babamın yazdığı İçimizdeki Şeytan romanındaki Nihat karakterinin Nihal Atsız olduğu ve romanda işlenen karakterlerden bazılarının Türkçü-Turancı Zeki Velidi Togan ve Peyami Safa’yı andırdığı varsayımı ile Nihal Atsız “İçimizdeli Şeytanlar” adında bir broşür çıkarıyor, babamı komünisttir diye zamanın Başbakanı Rüştü Saraçoğlu’na ihbar ediyor, efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i babamı korumakla suçluyor. Babam da Nihal Atsız’a hakaret davası açıyor ve kazanıyor.
Büyük ve ölümsüzlüğü yakalamış bir sanatçı olan Sabahattin Ali’nin anısına ve yapıtlarına ülkemizde sahip çıkıldığına inanıyor musunuz?
Ülkemizde değerlere sahip çıkmak gibi bir gelenek yoktur. Babam tek tek bireylerin sahip çıktığı, sevdiği ve okuduğu bir edebiyatçı, fikir ve eylem adamı olarak halen tanınmakta ve sevilmektedir.
Sabahattin Ali’nin eserleri dönemin politik koşullarını arka planına alıp bunları bireysel çerçevelerde anlatan eserler. Ama bugün bir hayli değişen bir Türkiye’de gittikçe artan bir ilgiyle okunuyor. Sizce Sabahattin Ali’ye zamanını aştıran şey nedir?
Sabahattin sadece bir dönemim yazarı değildir, o bütün dönemlerin yazarıdır.
2002 yılında Mardin/Nusaybin’de soğuk bir kış günü doğdu, Tarsus Amerikan Koleji’nde yatılı okumakta, lise boyunca çeşitli dergi ve edebiyat sitelerinde yazılar yazmakta. Sabahattin Ali’ye ve Maria’ya aşık. En sevdiği şey nemli çime uzanmak, ilk okuduğu kitap Suç ve Ceza.
Beni yine etkileyen bir çalışma.