theme-sticky-logo-alt
img-alt
img-alt
img-alt

Bir Ankara Çizgi Romanı: Emanet Şehir | Koray Sarıdoğan

12 Mayıs 2014
1999 Okunma
İletişim Yayınları etiketiyle çıkan, Levent Cantek ve Berat
Pekmezci imzalı çizgi roman Emanet Şehir üzerine…

Her ne kadar “çizgi
roman
” diye başlık atsam da Emanet Şehir, esasen bir grafik roman. Metinlerini ve senaryosunu Levent Cantek’in
kaleminden, görsel gücünü Berat Pekmezci’nin çizimlerinden alan bir dönem
hikayesi. Bazı açılardan bugünkü kuşağa da çok yabancı gelmeyecek bir dönemin.

Emanet Şehir,
yine Levent Cantek ve Berat Pekmezci işbirliğiyle hazırlanmış olan “Dumankara: Hayat Bir Yangındı”nın dahil
olduğu Ankara Üçlemesi’nin ikinci kitabı. Geçen yıl yayımlanan ilk çizgi
romanın ardından yazmak için biraz geç kalmış olduğum Emanet Şehir, geçen ay İletişim Yayınları etiketiyle çıktı.

1940’ların sonuna doğru, yani hem İkinci Dünya Savaşı
yıllarında hem Demokrat Parti iktidarının arifesinde, genç ama çoktan yorgun Cumhuriyet’in
başkenti Ankara’da geçiyor hikaye. Şekip adındaki kahramanımız, sıkı bir
yalancı ve sorumsuz olması nedeniyle bir anti-kahraman niteliğinde.
Osmanlı’nın yokuş aşağı gittiği yıllardan bu yana başımıza
gelen en olumlu değişimler bile ağır travmalarla birlikte gelmiş. Tanzimat’tan
işgale, kurtuluştan Cumhuriyet’e kadar… Sonrasında bu kadar ani gelişmeler
değil de iktidar değişimleri, her iktidarın kendi kanununu dayatması, göstere
göstere gelen iç çatışmalar ve küresel savaşlar derken şu sıralar çok da
farklısını yaşamadığımız bir sürece gelinmiş 1940’ların sonunda da.

Bir yandan Demokrat Parti iktidarı mutlak bir zaferle
gelirken, bir yandan birkaç yıl sonra kanlı çatışmalara dönüşecek olan komünist
“öcüsü” yaratma çabaları ve komünist avı başlamış. Ülkenin yoksulluğu, başkentinin
yoksulluğundan okunuyor rahatça. Hikayenin ortalarında, “Neresi özlenir ki bu
şehrin?” sorusuna karşılık, “Ne bileyim be doktor, insan sevecek bir şeyini
buluyor be” cevabını duyuyoruz.

Ankara’nın en güzel yanının İstanbul’a dönüşü
olduğunu söyleyenlerin karşısında Ankara’yı sevenler zaten hiçbir zaman somut
bir gerekçe gösterememişlerdir. Ankara sevgisi nedensizdir çünkü. İstanbul’da
olduğu gibi hayatın renkliliği üzerine değil, aksine yoksulluk hikayeleri
üzerinedir Ankara sevgisi. Ya kendinizin ya sevdiklerinizin yoksulluk
hikayelerini bilirsiniz ve kentsel dönüşüme kurban edilen o gecekondu
mahalleleri yeryüzünden silinse de aklınızdan silinmez öyle kolay.Ankara
sevgisi, büsbütün neşeli değil buruk bir sevgidir.

Emanet Şehir’deki karakterleri ve olayları sevmek de biraz
bunu gerektirir mi bilemem, çünkü Ankara’yı merkez alan kitapta aslında bir
ülkenin bir dönemini, hatta benzer yanlarının fazlaca olmasından ötürü birçok
dönemi görüyoruz. Tarih yalnızca aptallar için mi tekerrür eder, tartışılır
ancak Emanet Şehir’deki o at izinin it izine karıştığı ortam, biraz sonra kötü
bir şeylerin olacağı hissi, o kötü bir şey olmasa da hiçbir değişik bir şeyin
olmaması ve her geçen gün hayatlarımızın paslanmakta olduğu gerçeği,
iktidardakilerin koca bir halkın içini gittikçe daha çok kurutması derken,
bugünün okurunu da aynı dönemmiş gibi çekiyor içine Emanet Şehir.

Öyle ya da böyle, yalnızca on küsur yıllık bir iktidarın
değil olumlu ve olumsuz kısımlarıyla tüm Cumhuriyet tarihinin hatalarının
kusulduğu bugünlere, bir çizgi romanın edebi penceresinden bakmamızı sağlıyor.
Dönemin bu siyasi ve sosyal atmosferinin içinde edebi
kişilikleri de görüyoruz. Nazım Hikmet’in hapiste olduğunu ve Orhan Veli’nin
onun için açlık grevinde olduğunu öğreniyoruz mesela. Ya da Nurullah Ataç gibi,
ismi değiştirilse de gerçeğine işaret eden dönem kişilikleriyle karşılaşıyoruz.
Levent Cantek ile
Berat Pekmezci’nin başarılarının en
önemli sebebi, yazarın yazarlığını, çizerin çizerliğini yapıp geri çekilmemesi…
Titiz bir çalışma ile yalnızca bir çizgi roman değil, kendi hikayesi olan ve
bunu adım adım oluşturan bir evren yaratıyorlar. Levent Cantek, metni yazıp
kenara çekilmiyor. Ankara’nın sokaklarından tarihine kadar tüm nostaljik
unsurlarına dair derin bilgisini bir konsept oluşturacak şekilde Berat Pekmezci
ile paylaşıyor. Berat Pekmezci ise çizimlerinde klasik çizgi roman algısından
çıkıp bir yanıyla sinematik, karelerdeki ayrıntıları kaçırmamıza izin vermeyen,
bir an önce okunup bitirilmeyen bir çizgi dünyası sunuyor.
Üstelik hikaye bitince kitap da bitmiyor. Levent Cantek,
metne bir dipnot olarak düştüğü birkaç sayfalık metin ile hem bir söyleşi
tadında eserin oluşma sürecini, karakterlerin ve mekanların ilham kaynaklarını
paylaşıyor okuyucuyla, hem de sunulan dökumanlarla bir tür “çizgi belgesel”
havası da oluşturuluyor.
Velhasıl, edebilikten taviz vermeden kendini okutabilen,
görselliğini bahsettiği dönemin nostaljik ve alafranga ile alaturka arasında
kalmış havasıyla bire bir uyumlu hale getirebilen Emanet Şehir, Berat Pekmezci
ile Levent Cantek’e, serinin üçüncü kitabı için “Lütfen çok bekletmeyin”
dedirtiyor.
İlgilisine; kitabın pek sevimli
WEB SİTESİ ve aşağıda fragmanı: 

TÜM KORAY SARIDOĞAN YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

var boomAdsParams = new Object();
var boomsAdsScript = document.createElement(‘script’);
boomAdsParams.AdClient = “8dffb00e22eb4f35a15fdf40328d103c”;
boomAdsParams.AdCampaignType = “1”;
boomsAdsScript.type = ‘text/javascript’;
boomsAdsScript.src = ‘//widget.boomads.com/WidgetJS/CustomAds?’ + decodeURIComponent(‘AdClient=’ + boomAdsParams.AdClient + ‘%26AdCampaignType=’ + boomAdsParams.AdCampaignType + ‘%26R=’ + Math.random() + ”) + ”;
var boomsAdsDocumentHead = document.getElementsByTagName(‘head’)[0];
if (boomsAdsDocumentHead)
boomsAdsDocumentHead.appendChild(boomsAdsScript);

1987, Ankara. Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı... KalemKahveKlavye'nin kurucusu. Evli ve iki kedi babası...Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)
Yorum 0

    Cevapla

    15 49.0138 8.38624 arrow 0 bullet 0 4000 1 0 horizontal https://kalemkahveklavye.com 300 4000 1