“Ben aslında bu okuma grubuna annem için katılmıştım. Annemi yatıştırabilmek için. Annem öleli çok oldu ama ben hâlâ onu yatıştırmaya çalışıyorum. Martın sonlarından kasımın ortalarına doğru elimi uzatıyorum, annemin sonbaharda iyice zayıflamıs saçına bademyağı sürüyorum, kulağına bir şeyler fısıldıyorum. Gören ninni diye düşünür, dua diye düşünür. Oysa ne ninni ne de dua…”
Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme · Bir Öykü Demeti
Yüze doğum lekesi gibi yerleşmiş bir gülümseme, neyi saklar? Bir eşelek gibi kalakalmanın hüznünü bilmeyene, onu anlatabilir misiniz? Yalnızlığın ucunu sivriltmek, bir kısır döngüyü kusursuz kılar mı? Eşyanın kurduğu mahkeme, hangi hatıraya adil olabilir? Bahsettiğini görülmez, anlaşılmaz kılan, seyrelten cümlelerle, birbirimize aslında ne anlatırız? Kendini bulmanın yolu, hep bir başkasından mı geçer?
Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme, Barış Bıçakçı’nın barışması zor, idaresi zor, çünkü idraki zor duyguları usulca yokladığı bir öykü demeti.
Barış Bıçakçı Kimdir?
1966’da Adana’da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997’de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları’nca yayımlanan diğer kitapları: Herkes Herkesle Dostmuş Gibi (2000), Veciz Sözler (2002), Aramızdaki En Kısa Mesafe (2003), Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2004), Baharda Yine Geliriz (2006), Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra (2008), Sinek Isırıklarının Müellifi (2011), Seyrek Yağmur (2016), Kurbağalara İnanıyorum (2016, Behçet Çelik ve Ayhan Geçgin ile birlikte), Tarihî Kırıntılar (2019).