Ben Tanrı’yım dedi içimdeki ses. Yıldızlar dalgalandı önümde. Campus Stellae kadın fotoğrafları demek değil.
Duvarlar
kadın fotoğraflarıyla dolu. Her gün
yenilerini ekliyorum yine de. Genişliyor duvar ve evren. Ben tanrı olsam sadece
kadını yaratırdım, diyor içimdeki ses. Bakıyorum da gözleri, saçları,
boyunları, bazılarının gamzeleri, en mahrem yerleri bazılarının ve ruhlarından
odama köprü yaptıkları bakışları, ne kadar da sihirli. Hikayenin ahlaksız ve
ölümcül noktaları olabilir, baştan söylemesi. Olmaya da bilir. Naiflik
kadınların saçlarından düşen ışıktır ve pek hikaye konusu olmaz. Romantik çağrışımların kuyruğundaki haz
şiirdir ve kadınlar bu şiiri genelde yemiş gibi görünseler de yemezler. Ben
tanrı olsaydım kadını yarattıktan sonra oradan uzaklaşırdım, diyor içimdeki
ses.
kadın fotoğraflarıyla dolu. Her gün
yenilerini ekliyorum yine de. Genişliyor duvar ve evren. Ben tanrı olsam sadece
kadını yaratırdım, diyor içimdeki ses. Bakıyorum da gözleri, saçları,
boyunları, bazılarının gamzeleri, en mahrem yerleri bazılarının ve ruhlarından
odama köprü yaptıkları bakışları, ne kadar da sihirli. Hikayenin ahlaksız ve
ölümcül noktaları olabilir, baştan söylemesi. Olmaya da bilir. Naiflik
kadınların saçlarından düşen ışıktır ve pek hikaye konusu olmaz. Romantik çağrışımların kuyruğundaki haz
şiirdir ve kadınlar bu şiiri genelde yemiş gibi görünseler de yemezler. Ben
tanrı olsaydım kadını yarattıktan sonra oradan uzaklaşırdım, diyor içimdeki
ses.
İlk
fotoğrafları toplamaya başladığımda onların şekilleriyle ilgileniyordum. İş
bilmez bir büyücü gibi efsunlu laflar ediyordum ruhları hakkında ama hepsi
palavraydı. Onları görmek, hayal etmek ve derilerinin altına sızıp anlamak
istiyordum ilk başlarda. Çoğu karşı çıksa da kadınlar büyücüleri severler ve kimin gerçekten büyücü olup
olmadığını sorgulama gereği duymazlar. Kadınlar gerçekten severler çünkü.
Kendimi tatmin ettiğimde anladı birkaçı sahtekar olduğumu ama tepki vermediler.
Ben de tekrar ettim. İlk başlarda dediğim gibi kocaman bir palavraydım. Tanrı
sadece kadını yaratmıştı ve buradan uzaklaşmıştı. Beni, yani bu aciz kulunu
onların fotoğraflarını toplamam için göndermişti. Görev icabı diyerek türlü
pislikler yaptım, Tanrı kapının arasından meraklı ve korku dolu gözlerle beni
izledi.
fotoğrafları toplamaya başladığımda onların şekilleriyle ilgileniyordum. İş
bilmez bir büyücü gibi efsunlu laflar ediyordum ruhları hakkında ama hepsi
palavraydı. Onları görmek, hayal etmek ve derilerinin altına sızıp anlamak
istiyordum ilk başlarda. Çoğu karşı çıksa da kadınlar büyücüleri severler ve kimin gerçekten büyücü olup
olmadığını sorgulama gereği duymazlar. Kadınlar gerçekten severler çünkü.
Kendimi tatmin ettiğimde anladı birkaçı sahtekar olduğumu ama tepki vermediler.
Ben de tekrar ettim. İlk başlarda dediğim gibi kocaman bir palavraydım. Tanrı
sadece kadını yaratmıştı ve buradan uzaklaşmıştı. Beni, yani bu aciz kulunu
onların fotoğraflarını toplamam için göndermişti. Görev icabı diyerek türlü
pislikler yaptım, Tanrı kapının arasından meraklı ve korku dolu gözlerle beni
izledi.
Zamanla
teknoloji gelişti. Kadınları avucumun içine sığdırdı Tanrı. Erkekler yok,
sadece kadınlar. Bir kadın pişmanım
dedi. Neden dedim. Okuldayken kütüphane yerine bahçede olsaydım
bir sürü aşkım olurdu dedi. Bana
yaranı göster dedim ve fotoğrafını çektim. İlk başlarda sarıldığım
palavralara gerek kalmamıştı artık. Tanrı da şaşırdı bu işe, nasıl olur nidalarıyla gürlediği bir kış
günü soydum bir kadını buz gibi bir odada. Duvarlar doldu, duvarları
genişlettim. Tanrı yıldız koydukça evrenin ucuna, ben bir kadından aldım
cisminin görüntüsünü.
teknoloji gelişti. Kadınları avucumun içine sığdırdı Tanrı. Erkekler yok,
sadece kadınlar. Bir kadın pişmanım
dedi. Neden dedim. Okuldayken kütüphane yerine bahçede olsaydım
bir sürü aşkım olurdu dedi. Bana
yaranı göster dedim ve fotoğrafını çektim. İlk başlarda sarıldığım
palavralara gerek kalmamıştı artık. Tanrı da şaşırdı bu işe, nasıl olur nidalarıyla gürlediği bir kış
günü soydum bir kadını buz gibi bir odada. Duvarlar doldu, duvarları
genişlettim. Tanrı yıldız koydukça evrenin ucuna, ben bir kadından aldım
cisminin görüntüsünü.
Küçük
görmeler, aşağılamalar ve kadınsı özgürlük lafları; hepsini işittim. Bunları
söyleyenler hazzı yaşayan ve önümde eğilen kadınların söylediklerini bilmediler
hiçbir zaman. Fotoğraflarımı ikiye ayırdım bu yüzden. Kadınlar ve diğer kadınlar.
Aşklarını vücutlarının neresine monte edeceklerini bilememenin çaresizliği
içindeydiler. Onlara yardım ettim. Onlara kendilerini gösterdim. Duvarlara
bakıp kaçan da oldu, ilgiyle seyreden de. Elimden kadınları almaya çalışan
kadınlar da oldu. Hikayenin sonuna doğru yoruldum. Tanrı, yıldızları koymaya ve
çekindiği bu yaratıkları merak etmeye devam ediyordu ama artık takatim
kalmamıştı. Tanrı’dan da habersiz aşık oldum. Bütün fotoğrafları yaktım ve
kaçtım.
görmeler, aşağılamalar ve kadınsı özgürlük lafları; hepsini işittim. Bunları
söyleyenler hazzı yaşayan ve önümde eğilen kadınların söylediklerini bilmediler
hiçbir zaman. Fotoğraflarımı ikiye ayırdım bu yüzden. Kadınlar ve diğer kadınlar.
Aşklarını vücutlarının neresine monte edeceklerini bilememenin çaresizliği
içindeydiler. Onlara yardım ettim. Onlara kendilerini gösterdim. Duvarlara
bakıp kaçan da oldu, ilgiyle seyreden de. Elimden kadınları almaya çalışan
kadınlar da oldu. Hikayenin sonuna doğru yoruldum. Tanrı, yıldızları koymaya ve
çekindiği bu yaratıkları merak etmeye devam ediyordu ama artık takatim
kalmamıştı. Tanrı’dan da habersiz aşık oldum. Bütün fotoğrafları yaktım ve
kaçtım.
Peşimde
o günden beri.
o günden beri.
Çekmediğim
her kadın fotoğrafı için dünyanın bir adım daha kıyamete yaklaştığını
haykırıyor. Şehirler dolusu tecavüzle tehdit ediyor. İşin kötüsü, erkekler
peydahlanmaya başladı. Her yerde rastlıyorum onlara. Sert ve güçlü yapıları
kadınları, kadınlarımı etkiliyor. Kavga ediyorlar, şiirler okuyorlar, yeni ve
görkemli hayatlar sunuyorlar ve fotoğraflarla işi yok hiçbirinin. Onlar
biliyorlar Tanrı’nın bilmediğini: Sanat göz kamaştırır, güç tercih edilir.
her kadın fotoğrafı için dünyanın bir adım daha kıyamete yaklaştığını
haykırıyor. Şehirler dolusu tecavüzle tehdit ediyor. İşin kötüsü, erkekler
peydahlanmaya başladı. Her yerde rastlıyorum onlara. Sert ve güçlü yapıları
kadınları, kadınlarımı etkiliyor. Kavga ediyorlar, şiirler okuyorlar, yeni ve
görkemli hayatlar sunuyorlar ve fotoğraflarla işi yok hiçbirinin. Onlar
biliyorlar Tanrı’nın bilmediğini: Sanat göz kamaştırır, güç tercih edilir.
Bir
gün yakalayacak beni. Kadınların yanına erkekleri koyup kaos yaratıyor. Kadının
kaburga kemiğinden yapmış diyorlar erkeği ama tarihi yazma işini erkeklere
verdiklerinden kestiremiyor kimse neyin doğru, neyin yalan olduğunu. Ben Tanrı
olsam bahanelere sığınmazdım diyor içimdeki ses.
gün yakalayacak beni. Kadınların yanına erkekleri koyup kaos yaratıyor. Kadının
kaburga kemiğinden yapmış diyorlar erkeği ama tarihi yazma işini erkeklere
verdiklerinden kestiremiyor kimse neyin doğru, neyin yalan olduğunu. Ben Tanrı
olsam bahanelere sığınmazdım diyor içimdeki ses.
Yüksek
Kaldırımdan iniyorum ağır ağır. Ben her hikayede bu yokuştan inmeyi seviyorum.
Aşağıda Campus Stellae, yani Yıldız Tarlası. Azizlerin bedeninde
cisim bulan ruhumun huzur bulduğu tek yer. Karaköy
İskelesi’nde bir banka oturuyorum. Çok değişmiş şehir, ben kaçmaya
başladığımdan beri. Derken bir kadın fotoğrafımı çekiyor. Yakalandım.
Hatırlıyorum, aşık olmuştum. Bir kadın senin
gibi incelikli bir beyefendiye yar olamam demişti. Neden demedim. Bir kadın mutluluğu parada buluyordu. Bir kadın ve
diğer bir kadın. Ben Tanrı olsam kadınların söyledikleri farklı cümlelerin aynı
anlama geldiğini ortaya çıkarırdım, dedi içimdeki ses. Ben Tanrı’yım dedi içimdeki ses. Yıldızlar dalgalandı önümde. Campus Stellae kadın fotoğrafları demek
değil, Tanrı kelime oyunu yapmaz çünkü, kendimden biliyorum.
Kaldırımdan iniyorum ağır ağır. Ben her hikayede bu yokuştan inmeyi seviyorum.
Aşağıda Campus Stellae, yani Yıldız Tarlası. Azizlerin bedeninde
cisim bulan ruhumun huzur bulduğu tek yer. Karaköy
İskelesi’nde bir banka oturuyorum. Çok değişmiş şehir, ben kaçmaya
başladığımdan beri. Derken bir kadın fotoğrafımı çekiyor. Yakalandım.
Hatırlıyorum, aşık olmuştum. Bir kadın senin
gibi incelikli bir beyefendiye yar olamam demişti. Neden demedim. Bir kadın mutluluğu parada buluyordu. Bir kadın ve
diğer bir kadın. Ben Tanrı olsam kadınların söyledikleri farklı cümlelerin aynı
anlama geldiğini ortaya çıkarırdım, dedi içimdeki ses. Ben Tanrı’yım dedi içimdeki ses. Yıldızlar dalgalandı önümde. Campus Stellae kadın fotoğrafları demek
değil, Tanrı kelime oyunu yapmaz çünkü, kendimden biliyorum.
**

Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.