Önceki gün Burak Aksak’ın kurucusu olduğu Küsurat Yayınları bünyesinde çalışan Ayşe Gülen’in attığı BU TWEET ile başlayan tartışmada Burak Aksak’tan açıklama geldi. Aşağıdaki haber ve metnin Gökhan Tosun tarafından kaleme alınmış olup KKK yazarlarının ortak beyanı olmadığının altını çizer, tarafsızlık ilkesi gereği karşı taraf(lar)ın da KalemKahveKlavye’de cevap hakkı olduğunu belirtmek isteriz.
Senarist, yönetmen ve yayıncı Burak Aksak’la ilgili ortaya atılan bir iddia, sosyal medyanın gündemini oluşturdu. Burak Aksak’ın sahibi olduğu Küsurat Yayınevi’nde stajyer olarak görev yapan Ayşe Gülen Eyi, Aksak’ın kendisine şiddet uyguladığını ve küfür ettiğini iddia eden tweetler paylaştı. Çok kısa bir süre sonra ise bu tweetler sosyal medyada büyük ses getirdi ve günün en çok konuşulan konusu halini aldı. Kanıtsız, desteksiz ve hayal ürünü olarak paylaşılan bu tweetlerin ardından konuyu hemen yargıya taşıyan Burak Aksak, sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin önüne geçmek için de bir açıklama paylaştı.
Burak Aksak’ın açıklaması şu şekilde:
“Kadının beyanı esastır” Bu yüzden yazılanları okuyup da hakkımda yapılan yorumları anlayabiliyorum. Ancak şunu söyleyebilirim ki;iddiaların tümü asılsızdır. Küsurat Yayınları’nın bu sene çıkarmayı planladığı kitaplar, ilk kitabı olan kadın yazarlardır. Ofis çalışanlarının tamamı kadınlardan oluştuğu gibi, hepsi de sigortalı çalışanlardır. Film çekimleri ve ardından kurgu süreci nedeniyle yayıneviyle ilgim alakam, zaten yapılan işlerin son halini gördükten sonra onay vermekten öteye gitmez. Bahsi geçen kitapta emeği geçen herkesin ismi künyede yer almaktadır. Tıpkı bir önceki kitapta yer aldığı gibi. ‘Ayna Ayna’ isimli kitabımızın künyesinde de görebilirsiniz bu isimleri. Hele ki “Dünyaya Kafa Tutan Kadınlar” adlı erkek egemen toplumda başarılı kadınların yok sayıldığının anlatıldığı bir kitapta böyle bir şey yapmam düşünülemez. Burayı kadının sesinin daha gür çıktığı bir yer haline getirmekten başka bir amacımız yoktu.
Bunu sağlayan da, ben değil burada çalışan kadınlardır. Bahsi geçen kişiye, tam zamanlı çalışanımız olması teklif edilmiş ve sigortasının yapılması gerektiği söylenmiş ancak kendisi başka birinin daha yanında çalıştığını, ardından da okulunun başlaması sebebiyle her gün ofise gelemeyeceğini açıklamış, dolayısıyla yollarımızı ayırma kararı kaçınılmaz olmuştur.
Her şey Pazartesi günü yapılan bu konuşmadan sonra başlamış ve işle ilgili durumu konuşurken gösterdiği saygısız ve üslupsuz hareketlerinden dolayı ofisi terk etmesini istememle sonuçlanmıştır. Haliyle gergin ve seslerin yükseldiği bir ortam olduğu doğrudur. Ancak kişinin şahsına küfür ya da şiddet söz konusu dahi değildir. Bırakın şiddeti, fiziki bir temasım dahi olmamıştır, olamaz. Mottosu “Hevesini ağzına sokup, kursağına kadar ittirenlere inat; vazgeçme” olan bir yayınevinde geçen bu hadise zaten tüm hevesimizi kırmış ve insanlara olan güvenimizi zedelemiştir. Metinlerin haklarına dair aldığımız tüm imzalar da benim için artık yok hükmündedir.
Diledikleri gibi, diledikleri yerde kullanabilirler bu metinlerini. Gelinen şu noktada; atılan iftiralar karşısında daha fazla sessiz kalamam. Bu yüzden mesele artık avukatlarımızın kontrolündedir. Hukuki sürecin ardından neyin ne olduğunu hep beraber görürüz. ‘Çamur at izi kalsın’ zihniyetinin de en kısa zamanda son bulması dileklerimle. – Burak Aksak
Arkasına sosyal medyanın gücünü alınca, herkese şantaj yapabileceğini ve herkesi linç edebileceğini düşünenlerin haklı çıktığı bir dönemde yaşıyoruz. Sosyal medyada yazan her şeye gözü kapalı inanan ve “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” mantığıyla sorgusuz sualsiz kabul eden insanların gerçekleri çarptırmalarına izin verdikçe de bu ve benzeri vakalar artış gösteriyor. Birazcık mantık ve sağduyu ile neyin doğru, neyin iftira olduğunu anlamak o kadar da zor olmasa gerek. Bu sosyal medya terörizmi karşısında en doğru adımları atarak hem kendi itibarını koruyan hem de kamuoyunu doğru şekilde bilgilendiren Burak Aksak’a geçmiş olsun deyip, olmayan bir şey yüzünden kendini aklamak zorunda hissetmesine sebep olduğumuz için de özür dilemeliyiz.
Sular yükseldiğinde herkesin bir fikri olur ancak sular çekildiğinde kimin haklı olduğunu ortaya çıkar.