Biz bu toprakları, Ankara’yı, Yozgat’ı, tüm Anadolu’yu çoğu zaman bilmediğimiz şeyler için severiz. İktidarlar, hükümetler, politikacılar toprağımızdan nefret eder hale gelmemiz için ellerinden geleni yaparlar. Bazen ederiz de…
Ama sonra bir şey olur; bir şey görür,okur, duyar ya da dinleriz. Bazen bir rakı masasında, bazen bir uzun yolculukta veya radyoda… Bilmediğimiz bir şey bize bu toprakları yeniden ve yeniden sevdirir…
Ankara’nın yoksulluk hikayeleri daha hüzünlü, bozkırın efkarlı havası daha yoğun artık. Bu dünyadan bir Neşet Ertaş geçti! İyi ki geçti, iyi ki her şeye rağmen bize bu toprakları sevdirdi. Gittiğin yerde Muharrem Baba’nın ellerinden bizim için de öp… Nur içinde yat büyük Üstad!
güzel bir uğurlama yazısı olmuş. üstad'a yakışır biçimde…
sevgi ile,
luna.