“Selam Kalender. Koray ben. Seni yazıyorum. Ve hikâyenin sonuna yaklaşıyoruz,” dedim ve ekledim: “Tanrı’nın her şeyi hatırlıyor olması bizi bazen rahatlatır. Bizim yerimize bilip hatırlayan bir yüce bellek var çok şükür, deriz. Ama bir gün onun da hatırlamaktan vazgeçme ihtimali korkuttu beni. Her şeyi bilen Tanrımız, unutmayı da en iyi bilendir şüphesiz. Korktum, tıkandım, bu kısmı baştan yazdım. Yine de oldu mu bilmem.”
Tekrar deneyelim mi?
“Kalbimden beklentim yok,
gözlerim neler görecek onu söyle.
Başka nasıl anlatayım;
organlarımla kavgalıyım ben, hafızamla kanlı bıçaklı.
Aklıma sahip çıkmam gerekiyordu tanrım,
aklıma sahip çıkmak için,
aklı aradan çıkardım. Tanrım,
her şey;
bir şiire dönüşmek için bekliyor etrafımda, başka nasıl anlatılır bu?
Debdebesi okyanusun ve şaşaası göklerin;
hepsi bir şiire dönüşmeyi bekliyor.
yalnızca bir kitap gibi nasıl bakarım?
Bir kaldırım taşına nasıl yalnızca taş derim bu saatten sonra?
Derdi dillendirmenin kendisi dert.
Nesnenin kendisiyle değil ismiyle oyalanmanın nesneye faydası ne?
Başka nasıl anlatayım,
bir kelimenin etrafında dört dönüp yine o kelimeye gelemiyorken,
Kelimenin kendisi ve nesnesi, hiçbir alemde birleşemiyor tanrım…”
1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)