Birçok alanda üretse de ağırlıkla polisiye ve suç türlerine eğilen Alper Kaya, Karakarga Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Suç Edebiyatı Terimleri Sözlüğü ile karşımızda. Suç edebiyatı ve suç türleri arşivine dalan Alper Kaya 550’den fazla esere atıf yapan 1645 maddelik bir sözlük hazırlayınca tüm bu sürecin nasıl işlediğini, suçu ve polisiyeyi konuşmak kaçınılmaz hale geldi.
“Suç edebiyatı da yaşadığı çağa tanıklık etmek isteyen yazarların ana yöntemlerinden biri olmalı.”
Alper Hocam, selam. Suç Edebiyatı Terimleri Sözlüğü’nü tebrik ederek başlamak isterim. Adettendir, ilk önce yorumları ve tepkileri sorayım.
Selam! Çok teşekkürler, çok naziksin. Genelde pek çok çalışmada yaşadığımı yaşadım ve çok sevineceğini, ilgi göstereceğini beklediğim insanlar sıfır tepki verirken; beklenmedik insanların ilgisine mazhar oldu. Şimdiye dek edinenlerden ise benzer yorumlar aldım, bu tarz bir çalışmanın çoğunlukla yabancı kaynaklar ile karşılarına çıktığını ve kendi dillerinde böyle bir eser bulabilmenin kıymetli olduğunu ifade ettiler.
Nasıl bir fikrin ürünü bu kitap? Zaten var olan bir çalışmayı mı kitaplaştırdın yoksa fikrin altını mı doldurdun?
Biliyorsun, 2023’te KaraKarga’dan 50 Maddede Polisiye Edebiyat isimli bir kitabım da çıkmıştı. O kitap için M.K. Perker ile ilk görüşmemizi yaparken söz dönüp dolaşıp Türkiye’de ‘crime’ çevirisi ile ‘suç’ olması gereken türün ‘polisiye’ olarak çevrilmesine geldi. Bu benim kafamda bir şimşek çaktırdı ve polisiye edebiyatın kurallarının sınırladığı yazarlarımızın aslında suç edebiyatının oldukça geniş kapsamlı çerçevesiyle daha özgün eserler verebileceklerine inanmaya başladım. Ardından da olaylar gelişti… Önce kendi kendime notlar alıyordum sadece fakat sonra bu tarz bir çalışmanın dünyada da pek örneğinin olmadığını fark edince iş, bir kitap formuna büründü.
Elbette her kitabın okuruyla ilişkisi, yazarını aşan bir şey bir noktada. Ama senin birincil önceliğin neydi: Bir araştırma/derleme işi yapmak mı yoksa türe ilgisi olanlara bir kaynak sunmak mı?
Aslında ikisi de. Her şeyden önce ana motivasyonum, bu ülkede suç edebiyatı kavramının hâlâ oturmamış olmasıydı. Netice itibarıyla suç dediğimiz şey, yaşanılan çağa ışık tutuyor. Bir suçun işlenme motivasyonundan tutalım da suçun cezasızlığına kadar pek çok kavram suçun işlendiği döneme dair bize fikirler veriyor. Siyasi erkten, sosyal çürümeye kadar… Dolayısıyla suç edebiyatı da yaşadığı çağa tanıklık etmek isteyen yazarların ana yöntemlerinden biri olmalı diye düşünüyorum. Dolayısıyla hem bir araştırma/derleme işi yapmak, hem de bu türe ilgisi olanlar (ve belki de ilgisi olduğunu fark etmeyenler) için bir kaynak sunmak istedim.
Çalışma sürecini de merak ediyorum. Aslında fikir belirdiği anda aklında hazır bir sürü veri olduğunu tahmin edebiliyorum. Ama kaynak araştırması, derleme, eleme, sınıflandırma aşamalarında neleri önemsedin, nasıl ilerledin?
Önceliğim izlediklerimde ve okuduklarımda karşıma çıkan ilginç terimleri not etmekle başladı. Sonrasında iş artık kenara köşeye not edilen şeylerden çıkınca, oturup sistematik araştırmalar yapmaya başladım. Örneğin birkaç gün boyunca silah türlerini araştırdım, ardından birkaç gün zehirlerle uyuyup uyandım, sonrasında ülkelerin kolluk kuvvetleri… Derken derken 1645 maddeye ulaşmışız.
Kitap suç edebiyatının alt türlerinden suikast yöntemlerine kadar uzanan, 550’den fazla esere atıfta bulunan, 1645 maddelik bir eser. Çalışırken kaybolmamak için ne yaptın ve “Bu kitap artık tamamdır” deyip kendini durdurduğun yer neresi oldu?
Çalışırken kaybolmadığımı kim söyledi. 🙂 “Bu kitap artık tamamdır” dediğimi söyleyemem ama kapsamı itibarıyla oldukça genişlediğini düşündüğüm noktada bıraktığımı ifade edebilirim.
Teknolojiyle birlikte değişen kültür tüketiminde artık bu tür tematik çalışmaların ilk adresi dijital dünya oluyor. Yerinde olsa özellikle birçok genç yazarın “Ben bunu dijital içerik haline getireyim” diyeceğini tahmin ediyorum. Burada iki soru beliriyor: Bu tahminime katılıyor musun ve okuma rakamlarının gittikçe düştüğü bir zamanda kitapta ısrar etmenin sebebi ne?
Hem katılıyor hem katılmıyorum. Dijital dünyada, erişim kolaylığı nedeniyle kaynakların henüz yeterince kıymet gördüğünü gözlemleyemiyorum. Tabii bir de şu klasik, “İnternetin fişi çekilirse hepsi yok olur” paranoyası da söz konusu… Ben galiba bu konuda biraz ‘oldschool’ takılmaya devam edeceğim uzun bir süre daha.
Bu çalışma, aslında daha önce benzer kategorilerdeki işlerin gibi, suç edebiyatı ve akademik yaklaşımı birleştiren bir perspektife sahip. Buradaki fikrini güncellemek isterim: Suç edebiyatı ve akademinin kesişim noktasını Türkiye özelinde nasıl görüyorsun?
Güzel soru, ben de biraz daha genişleteyim ve sadece suç edebiyatı değil genel olarak suç türleri çerçevesinde düşünelim isterim. Çünkü misal tez olarak diyorsak, adında ‘suç edebiyatı’ geçen sadece iki tez var ve onlar da İngilizce yazılmış. Keza suç türlerine bakacak olursak da benim sözlükte de yer alan ‘beyaz yaka suçları’ gibi spesifik suçlar hakkında yazılmış tek tük tezler var hatta beyaz yaka suçları hakkında bir tane tez var ve o da geçen hafta kitaplaştırıldı.
Genel anlamda baktığımda ülkemizde akademinin maalesef bir kısırdöngü içinde olduğunu gözlemliyorum. İnsanlar yeni bir şeyler üretmektense daha önce üretilmiş olanları evirip çevirip yeni bir şey gibi sunmayı tercih ediyor çoğunlukla… Tabii bunda istisnaları hariç tutmak gerekiyor ama istisnalar da o kadar az ki. Bu konuya dair çok kafa yoruyordum, insanların yeni bir şeyler üretmekten neden kaçındığını düşünüp duruyordum ancak üretilen özgün çalışmaların da atıf falan hak getirecek şekilde çalındığını görünce, akademide olup özgün üretim yapmaya inat edenlere saygım arttı.
Bizden bu kadar Alper, eklemek istedikleriniz varsa söz senin.
Teşekkürler KalemKahveKlavye! Hep birlikte nice eserlerde yollarımızın kesişmesi dileğiyle…
Çok teşekkürler…
Suç Edebiyatı Terimleri Sözlüğü Yazarı Alper Kaya Kimdir?
Alper Kaya 1990 yılında Ankara’da doğdu. Orada hiç yaşamadığı hâlde, Ankara’yı çok sevdi. İstanbul Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü’nü animasyon sinemasında filmsel zaman kurgusu üzerine yazdığı lisans teziyle başarıyla bitirdi. 2010 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden “Yılın Spor Köşe Yazısı Övgü Ödülü”ne layık görüldü. Böylece, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ödüle layık gördüğü en genç gazeteci oldu. On dört romanı, sinema ve polisiye üzerine üç araştırma kitabı yayımlandı; on dört kolektif kitapta yer aldı. Türkiye’nin yapay zekâ destekli ilk çizgi romanına ve ilk müzik albümüne imza attı. Halen, 2024 yılında yayın hayatına başlayan SUÇÜSTÜ Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Yazar, kendisi gibi yazar olan eşi Gizem Şimşek Kaya, iki kaplumbağaları ve altı kedileri ile İstanbul’da yaşamaktadır

1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)