Sel Yayınları’nın Temmuz 2018 dönemi için okurlarına sunduğu kitaplarda Fernonda Pessoa, Salâh Birsel ve Henri Michaux gibi isimler var.
Bir Zavallı Sarı At, Salâh Birsel
Denemelerine Kaşıkçı Elması gözüyle bakan ve her denemesinde rozası altın değerinde yeni Kaşıkçı’lar türetmeye çalışan Salâh Birsel, sanatı ve sanatçıları yaşamöyküleriyle ele alarak okurlarını merak dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
Bir Zavallı Sarı At, caz sanatçısı ve saksofon virtüözü Charlie Parker’dan intiharını anbean kaydeden Beşir Fuat’a; Virginia Woolf’tan James Joyce’a ve Henry Miller’a dek pek çok kişinin hayatından çeşitli kesitleri bir araya getiriyor. Kusursuz üslubuyla müziğin şehirle, sinemanın edebiyatla buluştuğu satırlar kaleme alan Birsel, kimsenin bilmediği bir Beyoğlu defterini de okurlarına açıyor.
“Bu anlattıklarımız çığlık kuşlarıdır.”
Anarşist Banker, Fernando Pessoa
Dünya edebiyatının en yetkin ve üretken kalemlerinden Fernando Pessoa’nın bir dergide sessiz sedasız yayınladığı tek anlatısı olan Anarşist Banker, Pessoa evreninin tüm dünya dillerinde köşe taşlarından biridir.
Antikçağ felsefesine özgü diyalog yöntemiyle sofizmin ve paradoksların gücünü maharetle kullanan, keskin bir retorik sergileyen mizah yüklü bu metin, kışkırtıcı paradokslarla ve abese varan akıl yürütmelerle zihnin sınırlarını zorlar. Bir yandan hâlâ içinde yaşamakta olduğumuz burjuva toplumun ikiyüzlülüğüne ve yalanlarına, paranın ve gücün tahakkümüne, diğer yandan ise bu düzeni yıkma iddiasındaki düşünce ve hareketlerin benzer bir tahakkümü yeniden örgütleme potansiyeline edebiyatın sınırları içinde ışık tutar.
Anarşist Banker, ustalıklı diyaloglar ve leziz görüş alışverişleriyle dokunmuş, berrak ve akıcı, yayınlandığı dönemden ziyade günümüzde ses getirecek türden, infilak gücü yüksek, yakıcı ve zihin açıcı bir metin.
Asya’da Bir Barbar, Henri Michaux
Fransız edebiyatının sıradışı kalemi Henri Michaux, 30’lu yılların başlarında gerçekleştirdiği uzak Asya yolculuğunu Asya’da Bir Barbar’da anlatıyor.
“İki hayal arasındaki gerçek” olarak adlandırdığı bu yolculuk sırasında, yaşamında ilk kez gördüğü topraklardan ve halklardan edindiği izlenimleri kendi gerçeklik süzgecinden geçirerek özümsüyor. Bu halklar ile Batı Avrupa halklarının farkları ve Avrupalıların onların kültürel pratiklerinden öğrenebilecekleri şeyleri iyi niyetli fakat uzlaşmaz bir bakış açısıyla, esprili bir dille anlatıyor. Bir başkasının yolculuğuymuş, bir başkasının keşifleriymiş gibi bir yandan kendisini yabancılaştırarak, bir yandan da Batılı perspektife yabancılaşarak tuttuğu bu yolculuk güncesinde hakim kanıyı alaşağı edip Batı’nın barbarlığını şiirselliği elden bırakmadan vurguluyor.
Hindistan, Endonezya, Çin ve Japonya topraklarında kaleme aldığı bu güncenin direncine ve kişilikli tarzına bizzat yenik düşen Michaux, okurları etkisi altına alacak metniyle ilk kez Türkçede…