Geçtiğimiz süreçte duyurulan ve 11-13 Ağustos’ta Kelebekler Vadisi’nde gerçekleştirilmesi planlanan Hippi Müzik Buluşması‘na tepkiler geliyor.
Yapılması düşünülen etkinliğin hem çevresel koşullara ve canlılara zararı hem de vadideki işletmenin kazancı için yapıldığı gibi gerekçelerle yapılan eleştirilerin ardından “Kelebek Vadisi Kelebeklerindir” adıyla Change.org üzerinden de imza kampanyası başlatıldı.
Kampanyanın açıklaması şöyle:
“Kelebekler Vadisi’nde iyi niyetle düzenlenecek olan ve 1200 kişinin katılacağı festival, 80’in üzerinde kelebek türünün, ender ve endemik bitkilerin yaşam sürdüğü, 1. derecede doğal sit alanı olan vadiyi tehdit etmektedir. Festivali bir kenara bırakın, kelebeklere ait bu bölgede bir insan bile zararlıdır. Temmuz-Ağustos ayları, kelebeklerin kozalarından çıkacağı döneme rastlamaktadır. Bu alanda bir festival düzenlemek, bir de 1200 kisiyle, doğa adına yaptığımız katliamlardan sadece bir tanesi olacaktır. Katılımcılardan bu konuda hassasiyet gösterip o alanı sadece kelebeklere bırakmalarını, festivali iptal etmelerini rica ediyoruz. Umarız bu not bir kelebek etkisi yaratır.
Kelebeklerin hayatından endişe eden bir grup doğa sever…”
“Kelebekler Vadisi’nde bu haftasonu (11-12-13 ağustos) “Hippi Müzik Festivali” yapılacakmış..
Sahne kurulacak, vadiye amfiler, müzik sistemleri taşınıp birçok müzik grubunun ve binden fazla insanın katılımıyla..
Dar, kısa ve akustiğinin çok yüksek olmasından dolayı nadide kelebekleri ve canlıları rahatsız etmemek için yüksek sesle konuşmama konusunda bile tabelalarla uyarıların yapıldığı vadide..
Bu tarz festivaller için açık ya da kapalı birçok mekan var. Bunu altyapısı ve o kadar insanı kaldırabilecek kapasitesi olmayan küçücük bir vadide yapma arzusu nedir? Eğer gerçek amaç barışçıl, antikapitalist hippi felsefesi olsaydı 40-50 kişi yakar ateşini etrafında akustik bir şekilde yapar zaten müziğini.
Hiçbir yiyecek, içecek sokulmama kuralından bunun vadideki işletmenin kazancı için yapıldığı çok belli bu festivale çevre bakanlığının nasıl izin verdiği, daha trajik olarak da duyarlı olduklarını zannettiğimiz müzik gruplarının dahi buna nasıl katılım gösterebildikleri (Baba Zula, Siyabend..) bir yana aynı kapitalizmin gölgesini satamadığı ağacı kesmesi misali anlayamadığı bir kavramı nasıl satar durumunun içler acısı hali asıl durumun özeti..Bu duyarsız saçmalığın ötesinde sizlere tam 20 yıl öncesinin Kelebekler Vadisi’nden bir hikaye anlatacağım. 80’lerde ki durumuna, ne amaçla kullanıldığına ve vadinin belli bir siyasi görüşe sahip gruba kooperatif adı altında nasıl verildiğine hiç girmeden. Hemen sonrasından. 1997 yazının sonundan. Bu kooperatif işletmesine ayak bastı parası vermeyi reddeden, mülkiyetsiz, barışçıl insanların vadiye gelişinden. Nereden nereye.. O zaman işletme bu ‘hippileri’ vadiden kovamaya çalışmış, küfrederek üzerlerine bira şişesi fırlatmıştı. Tüm saldırılara ve provokasyonlara barış içinde direnilmiş, sonuçta işletme vadiyi tamamen terk etmek zorunda kalmıştı. Sonra ne mi oldu? Anlatayım;
Dünyanın her dilinden, dininden, kültüründen, renklerinden insanların, doğa ile uyum ve barış içinde yaşayabileceğine dair bir gerçeklikle buluşulmuştu Kelebekler Vadisi’nde o vakit.
Biri dönüp ‘görüyor musun bak vadi sanki doğa ananın kolları gibi nasıl da kucaklıyor bizleri’ demişti.
Çok şeyler söylendi. Ateş başında çok şarkılar.. ve güzel şeyler.
Büyülü ve gerçeküstü bir şekilde geçti iki ayı aşan bu süreç.
İlk ‘ekoloji’ kelimesiyle, doğal tarımla, ekmek yapımıyla, tipi (kızılderili çadırı) kurmakla.. orada tanıştım.
1 yaşından 70 yaşına kadar, dünyanın 40 farklı coğrafyasından, 70 kişi kadardık.
Tipilerimizi kurmuş, ekip dikmeye başlamıştık..Sonrası büyük bir şiddetle bastırıldı. Aynı Gezi Parkı’ndaki gibi..
Sonuçta ‘işgalci’ idik bazıları için, doğada birlikte yaşam hakkını savunan ve vadinin mülkiyetini reddedenler olarak.
Gerçeklik sanrısı içindekiler için yalan da değildi hani. Bu toprakların gördüğü (Gezi Parkı’na kadar) ilk kitlesel, çok renkli, barışçıl bir ekolojik işgal hareketiydi.
Önce vadinin üstüne üç hilalli bir bayrak asılıp aşağıya taş yağdırıldı.
Buna barış şarkıları ile karşılık verildi.
En sonunda kundaklanarak yakılan tipilerimizin birisinin içinden 3 yaşındaki bir çocuğun son anda kurtulmasıyla yola çıkma kararı aldık ve terk ettik vadiyi fiziken.
Bastığımız her yerde bir tohum olarak filizlendi bu duygu yeniden her yerde.
Aynı gezi parkında olduğu gibi.Gökkuşağı Buluşmaları (Rainbow Gatherings) 1969 yılındaki Woodstock müzik festivalini düzenleyenlerin bu beklemedikleri güzel enerjinin devam etmesi gerektiğini düşünüp ilkini 1972 yılında Colorado’da gerçekleştirmesiyle başladı.
80’lerde Avrupa’ya, 90’larda da Asya ve Afrika’ya yayıldı yapılan buluşmalarla.
Tüm dünyanın halklarının, doğadaki tüm canlılarla birlikte barış ve uyum içinde bir yaşam kurabileceğinin tarihteki ilk örneği olan buluşmalar, bu olabilirliği ve vizyonu bir tohum gibi ekmek ve benim gibi böyle bir hayalin gerçeğe dönüşmesi konusundaki umutsuzlukla acı içinde kıvranarak yaşamını sürdürmek zorunda kalan milyonlarca canı uyandırmak adına 90’larda bir kervan olarak dünyayı tavaf etme kararı ile yola çıkmıştı.
Bu kervanın vizyonu, tavafın 2000 yılında tamamlanacağı Avustralya kıtasında,son bir kutlama buluşması düzenlemek ve ondan sonra herkesin bu duygu ile bir yerlerde tohum olarak bu yaşamları hayata geçirmesi üzerineydi.97 de Kelebekler Vadisi’nden geçen bu kervan ile Anadolu’da gerçekleşen ilk gökkuşağı buluşması, 2004’te Alakır Vadisi’ne yerleşene kadar her sene Anadolu’nun bir köşesinde tohumu olduğumuz buluşmalar ile geçti bizim için. En son 2005 teki dünya buluşmasının yerini bulup (squating) el verdik buluşmaya devam etme niyetinde olanlara.
Bizim için vizyon tamamlanmıştı.
Buluşmalar amacına ulaşmıştı.
Her birimiz dünya ailesinin bir ferdi olmuştuk artık.
Hayaller bitmiş.
Yaşanır olmuştu.Bilinsin diye anlatıyorum aynı yerde yaşanmış bu gerçek hikayeyi.
Şimdilerin sahtelikleri ile oluşturulmaya çalışılanların ötesinde.
Bilinmiyorsa bilinsin diye.
Bilmemek ayıp değil sonuçta.
Bu ‘hippi’ festivaline gitmek isteyen gençlik bilsin mesela.
Hele hele o festivalde çalacak olan gruplar bilsin. Hippiliği, sanatı, müziği, doğayı, dengesini, kapitalizmi, geçmişi, bugünü..
Bilinsin.O zamanların bu ortamlarında fotoğraf çekmek pek hoş karşılanmaz ve saçma gelirdi an’ı yaşamak varken. Ekteki foto o günlere ait birkaç fotodan biri. Gökkuşağı Buluşması / Kelebekler Vadisi / 1997
Gerçekleştirilmek istenilen bu festival konusunda bir girişim yapmak isteyen kelebek dostları;
SİT alanlarında Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan izin almadan böyle bir organizasyon yapamazlar.
Muğla Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne bildirmek için;181 Çevre İhbar Hattı’nı arayabilir,
BİMER üzerinden şikayet edebilir,
mugla@csb.gov.tr a mail atabilir,
0 252 214 12 58 ı arayabilir,
0 252 214 31 09 a faks çekebilirsiniz.Dayanışmayla.
Kelebek kanadı etkisi ile.Birhan Erkutlu”