Yaşadığımız küresel salgın hayatımızın her alanını olumsuz etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Bu salgının olumsuz etkilerini olumluya çeviren isimlerden biri, İzmir’in yakından tanıdığı değerli eğitimci Nevzat Süer Sezgin, 2013 yılında İzmir’de, Yusuf Çağlayan tarafından kurulan Zikzak Grup isimli eğitim danışmanlık ve organizasyon kurumu ile birlikte yürüttüğü ortak çalışmayla, bir sosyal bilinç hareketine öncülük yaptı. Çocuk edebiyatı alanında çalışmalar yapan birçok okur, yazar ve çizeri ortak çalışmalarda buluşturdu. Bu ortak çalışmaların yürütücülerinden biri o olan Nevzat Süer Sezgin rehberliğinde düzenlenen “Yetişkinler İçin Çocuk Ve Gençlik Edebiyatı” programına katılan meraklıların oluşturduğu yeni bir oluşumu; “Eksi 18 Edebiyat Topluluğu”nu hayata geçirdiler.
18 yaş altındaki bireyler için nitelikli çocuk ve gençlik edebiyatı yapıtları üretme çalışmaları yapan topluluk, yürütülen proje sonucunda ortak bir kitaba imza attı. “Ah Korona Vah Korona” isimli çocuk öykülerinden oluşan kitapta yirmi yazar, korona virüs salgınının çocukların gözünden ne anlama geldiğine tanıklıklarını öyküleştirdiler. Geçtiğimiz ekim ayında okurlarıyla buluşan kitap, çocuklar kadar yetişkinler tarafından da oldukça ilgi görüyor. Ortak projenin yanında topluluk üyeleri bireysel çalışmalarının ürünleri olan yeni kitaplarla, çocuk edebiyatına nitelikli öyküler kazandırmaya devam ediyorlar. Ayrıca ileri bir tarihte kitaplaştırılacak, çocuklar için mizah öyküleri projesi çalışmaları da devam etmekte.
Salgınla birlikte uygulamaya sokulan karantina süreçlerinin yaşamımıza kâbus gibi çökerek, yarattığı korkuyla insanı edilgenleştirmesine karşı duruş sağlayan bu sosyal bilinç hareketinin; Eksi 18 Edebiyat Topluluğu’nun öncü iki ismiyle; Nevzat Süer Sezgin ve Yusuf Çağlayan’la yaptığım söyleşi, İzmir’deki bu önemli oluşumu tanımanızı sağlamanın ötesinde, birlikte olmanın insanı ne kadar güçlü ve dinamik tuttuğuna dair çok önemli bir örnek olacaktır.
Nevzat Süer Sezgin’i İzmir’de eğitimci kimliğiyle, çocuk gelişimi ve eğitiminde başarılı çalışmalarıyla tanıyoruz. “Ezbersiz ve Bütünsel eğitim” ve “Çocuk Eğitiminde Ebeveyn ve Öğretmen Eğitiminin Sürekliliği” konularındaki çalışmalarınız bunlardan sadece ikisi. Ayrıca sivil toplum çalışmalarında da oldukça aktifsiniz. İvriz Öğretmen Okulu ve Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi mezunusunuz, 7 yıl devlette çalıştıktan sonra özel Koru Anaokulunu ve Özel Ekin Lisesinin kurucularındansınız. Bir röportajınızda; “2009’da kendimi emekliye ayırdım.” diyorsunuz ama kurumsal anlamda emekliye ayrılmanız sosyal yaşamda sizi daha aktif kıldı. Asla emekli olmayacak, aydın sorumluluğu taşıyan bir eğitimcisiniz. Nitekim eğitime ve edebiyata gönül vermişliğiniz, sizin gibi düşünenlerle bir araya gelmenizi Kadın Yazarlar Derneği, Egeli Kadın Yazarlar Platformunun kurulmasını sağladı. Bu kuruluşlarla toplumsal yaşamda ve edebiyatta kadınlar üzerine birçok ortak projeler yaptınız, söyleşiler ve ortak kitaplar yayınladınız.
Çocuk eğitimine verdiğiniz önem bu konudaki çalışmalarınız yakından takip ediliyor.
“Bilgi Toplumunda Eğitim ve Okullar” isimli kitabınız, değerli bir kaynak kitap. Çocuk eğitimi ve iletişimi, Medya, çocuk ve oyuncak kadın hakları ve çocuk hakları konusunda yurtiçi ve yurtdışı konuşmalarınız, seminerleriniz, bu konularda çalışan sivil toplum kuruluşlarını destekleyici çalışmalarınız var. Yedi yıldır da çocuk edebiyatı atölyeleri yapıyorsunuz. İzmir’de çocuk ve yetişkin edebiyatına büyük katkılarınız oldu, desteğinizi de sürdürmeye devam ediyorsunuz.
Bu alanda başarılı çalışmalar yapan genç eğitimcilerin oluşturduğu Zikzak Grup’la tanışmanız nasıl oldu? Sizin için bu grupla çalışmak ne anlam ifade ediyor?
Eğitimle ilgili çalışmalar her zaman ilgimi çekmiştir. Bu konuda pek çok Sivil Toplum kuruluşunda çalıştım. O yüzden Zikzak grubun kurulduğunu duyunca hemen ziyaret ettim. Kurucu Yusuf Çağlayan’la hemen kaynaştık. Eğitime aynı pencereden bakıyorduk ve ikimizin de çocuklarla ilgili projelerimiz vardı. Çocuklar deyince de akla hemen öğretmenler ve veliler geliyor elbette. “Yaşam boyu öğrenme ve sistemsel öğrenme” benim en temel ilkelerimdendir. O nedenle Zikzak Grup’taki genç eğitimcilerle çalışmak bana çok şey öğretiyor.
O zaman hemen Yusuf Çağlayan’ı tanıyalım; kimdir, Zikzak Grup’u ne amaçla kurmuştur? İzmir bu oluşumun neresindedir?
2008 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü ve Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü bitirdim. Sonrasında yine Anadolu Üniversitesi’nde Marka İletişimi üzerine eğitimime devam ettim. Bir süre İzmir’de öğretmenlik yaptıktan sonra 2013 yılında kendi eğitim danışmanlık şirketimi kurdum. O zamandan bu yana Zikzak Grup bünyesinde öğrenci, öğretmen ve eğitim kurumları için çeşitli eğitim programları tasarlıyorum. Öğrencilerle, “Hayal Bilgisi Atölyeleri” isimli çalışmalar yapıyorum. Bu çalışma; kitaplarla ilişkili okuma ve yazma becerisi odağından bütüncül bir gelişimi hedefliyor. Öğretmenlerle mesleki gelişim programları üzerine çalışıyorum. 20 binden fazla öğrenci ve 2 binden fazla öğretmen ile çalışma şansım oldu. En büyük sermayenin insan ve deneyim biriktirmek olduğuna inanıyorum. Bu nedenle de ortak akla çok değer veriyorum. 2014 yılından bu yana Sistem Düşüncesi Derneği ile 2015 yılından bu yana Öğretmen Kulübü ile 2017 yılından bu yana İzmir Eğitim Kooperatifi ile 2020’nin ortalarından bu yana da Eksi 18 Edebiyat Topluluğu ile yol arkadaşlığı yapıyorum. Her ne kadar İzmir merkezli kurulmuş olsak da, geldiğimiz noktada çok farklı yerlerden çalışma arkadaşlarımız var.
Burada sözü çocuk ve gençlik edebiyatına getirmek isterim; Zikzak Grup’ta çocuk yazını alanında yetkin ve başarılı isimlerin varlığını biliyorum, bu çocuk dostlarının sadece çocuklar için yazmakla kalmayıp bu konuya gönül vermiş olanlara yönelik çalışmalar da yapıyorlar. Bu çalışmalar hakkında neler söylemek istersiniz?
Çocuk ve gençlik edebiyatı kitapları mesleki ve kişisel yolculuğumun en önemli yapıtaşları arasında. Sanırım bu sebeple çalışma ofisimizin adı Zikzak Kitaplık. Burada Hayal Bilgisi Atölyeleri kapsamında okul öncesinden lise sona kadar farklı yaş gruplarındaki öğrencilerle nitelikli çocuk ve gençlik edebiyatı ürünlerini buluşturuyoruz. Öğretmenlerle kitapları nasıl birer eğitim aracına dönüştürebileceklerini çeşitli eğitim programları aracılığı ile çalışıyoruz. İş böyle olunca nitelikli edebiyata meraklı birçok farklı rolde insan ile yollarımız kesişti. Yazar, çizer, editör ve adayları ile birlikte öğretmen, ebeveyn, yayıncı, kitapçı gibi birçok yol arkadaşımız oldu. Özellikle sevgili öğretmenim Nevzat Süer Sezgin rehberliğinde düzenlediğimiz Yetişkinler için Çocuk ve Gençlik Edebiyatı programına katılan edebiyat meraklılarından gönüllüler ile Eksi 18 Edebiyat Topluluğu adı altında birleştik. Bu çok daha nitelikli bir iletişimin altyapısını sağladı. Henüz daha yolun başında bir topluluk olmamıza rağmen önemli projelere imza attık bile.
O zaman katkılarıyla bizi zenginleştiren, hepimize rehberlik yapan sevgili Nevzat öğretmenimize sormak isterim; günümüz çocuk edebiyatı için neler söyleyebilirsiniz? Son zamanlarda çocuk yazını alanında yazanların çoğaldığını, buna paralel olarak çocuk kitaplarının da artışta olduğunu gözlemliyoruz. Ne dersiniz nicelik artışı niteliği de içinde taşıyor mu?
Çocuk ve genç penceresinden bakınca, günümüz dünyası alabildiğine zengin, eğlenceli, karmaşık ve korkutucu bir öğrenme ortamıdır. Bir yanda, bin bir çeşit yiyecek, giyecek, oyuncak, eğlence, binbir çeşit kitap, diğer yanda savaşlar, ölümler, doğal afetler, açlıklar, yoksulluklar, umutsuzluklar, korkular, korkular, korkular…
Bir yanda doğruluk dürüstlük, çalışkanlık, gibi erdemler, diğer yanda paranın, silahın ve kasın gücüne olan tapınma. İşte bu kaotik ortamda çocuk ve gençlik edebiyatı olmadığı kadar önemli ve değerli bir eğitim aracına dönüşmüştür. Sorumluluğu ve görevi her zamankinden büyüktür. Çünkü Lukens’in de dediği gibi “Edebiyat, okurda, yaşamın bir bütün ve anlamlı olduğu duygusunu yaratır.”
Ancak bu çok değerli sanat ve bilim alanı, bir dizi sorunu da içinde barındırmaktadır. Ülkemizde çocuk ve gençlik edebiyatı yıllardır inanılmaz bir aldırmazlıkla başıboş bırakılmış, adeta yok sayılmıştır. Eğitim bilimciler, sosyologlar, psikologlar, sanatçılar hâsılı çocukluk ve gençlik kültürüyle doğrudan ilişkili yetişkinler bilimin ve sanatın işbirliği ve güç birliği yapmasını ülke çapında sağlayamamışlardır. Ne zaman ki tüketim kültürünün doğal sonucu olarak çocuk kitaplarının kolay satılan bir ürün olduğu fark edilmiş, ne zaman ki çocukluk ve gençlik çağlarında kullanılan eğitim araçlarının geleceği yarattığı fark edilmiş, işte o zaman çocuk ve gençlik edebiyatında yayın anlamında bir patlama ile karşılaşılmıştır. Bu patlama zaten mevcut olan sorunları, içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağına dönüştürmekte gecikmemiştir. Yetişkin dünyasının, vahşi kapitalizmin çıkarlarına göre koşullanmış her türlü ideolojisi çocuk ve gençlik kitaplarına yansımaya, sorunlara, sorunlar eklemeye başlamıştır.
Küresel sermayenin güdümünde değişen toplumsal ve bireysel değerler en önce dili bozarak, yasaklayarak, yozlaştırarak gelişmekte olan zihinlere boca etmekteler. Bu en büyük sorunumuzdur. Sonrasında, kendisi başlı başına bir sorun olan eğitim sistemimiz, aile yapıları ve toplumsal ortam, yayınevleri, yazarlar, ressamlar, kitap evleri, edebiyat dergileri gibi başlıklar altında sorunlar sıralanabilir. Kısaca; çocuk ve gençlik edebiyatını önemsememe, çocukları ve gençleri birer tüketim metaı ve yetişkinlerin beynindeki ideolojileri bir sonraki kuşağa aktaracak hamurlar olarak algılama tavrı, çocuk ve gençlik edebiyatındaki sorunların temel nedenidir.
Çocuk ve gençlik edebiyatı alanında pedagojik formasyon sahibi, çocuk kültüründen haberdar eleştirmen yokluğu, edebiyat dergilerinin kendi bindikleri dalı kesmek pahasına çocuk ve gençlik edebiyatının sorunlarına sayfalarını ayırmaması, eğitimcilerin edebiyatın sihirli gücünden bihaberliği, sorunların yok sayılmasına neden olmaktadır. Bu gün çocuk yazınında karşımıza çıkan fiyat, pazar, görsellik, konu, sözcük seçimi ve tümceler, düzeye uygunluk, kurgu, anlatım, ileti ve dil sorunları çocuklarımızın gelişiminde bir kısır döngü yaratarak kendini tekrar etmektedir. Bu konudaki bilinçli aldırmazlığın, kuşakların kimlik oluşumunda ne kadar olumsuz etki yarattığını gözlemleyebiliyoruz. Kısaca anlatmaya çalıştığım bu sorunlar yumağı nitelikli kitapların henüz istediğimiz oranda çoğalmasını sağlayamamıştır.
Bütün bu anlattıklarınız çocuk yazını üzerine yaptığınız atölyelerinin katılımcı sayısının neden çok yüksek olduğunu, hatta neden katılımcıların sadece öğretmenlerden değil de, her meslek grubundan insanların ilgisini çektiğini de gösteriyor. Sizce iyi bir çocuk kitabı nasıl olmalıdır?
Türü ne olursa olsun biz yetişkinler tarafından yazılan, basılan, resimlenen, dağıtılan, her çeşit çocuk ve gençlik edebiyatı ürünü, çocuklarımızın düşlerini yok etmemek, tersine beslemek zorundadır. Yetişkinlerin belleği ile çocukların düşlerini birleştirebilen çocuk ve gençlik edebiyatı eserlerinin ölümsüzlüğü bundandır. Çünkü insanın diğer canlılardan en büyük farkı düş kurabilme özelliğidir. Sermaye, insanlığın düşlerini çalar, dilini bozar onu silahla, şiddetle, kanla gerçekleştirilecek düşlere mahkûm eder. Bunu da edebiyat ve sinema gibi, insanın düş gücünü teslim alacak en etkin sanatları kullanarak yapar. Bize düşen ise onun bu silahını elinden almaktır. Bunun için de sorunlarımızı nedenleri ile birlikte tek tek ele alıp, tartışarak, bugünümüzü ve yarınımızı kapsayacak çözüm önerilerini ortaya koymak ve bu önerileri uygulayabilme koşullarını yaratmaktır.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin barış için, çevre için, aşk için, sevgi için, dayanışma için, bağımsızlık için düş kurabilmesinin yolu çocuk edebiyatının değerini fark etmekten, nitelikli edebiyattan geçer. “Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin, genç Mustafa Kemal’in ve yol arkadaşlarının düşü olarak kurulmuş olduğunu her zaman aklımızda tutmalıyız. Ve unutmamalıyız ki artık geldiğimiz noktada en büyük sorunumuz, kurulmuş olan Cumhuriyeti koruyup koruyamayacağımız, geliştirip geliştirmeyeceğimiz, emperyalist güçlere teslim edip etmeyeceğimizdir. Daha ileri bir Türkiye için düşler kurup kuramayacağımızdır.
Düşünceleriniz çalışmalarınıza da yansıyor, bu anlamda Zikzak Grupla birlikte yaptığınız çalışmalara katılan gruplar ve çocuk yazını atölyeleri Eksi 18 Edebiyat Topluluğu adıyla yeni bir oluşumda bir araya geldiler. Eksi 18 Edebiyat Topluluğu hakkında ne söylemek istersiniz?
2 yıl İzmir Yakın kitabevinde, 5 yıldır da Zikzak Grup’ta yaptığım atölyelerin yanında ayrıca 2 yıldır birlikte çalıştığım “Martı Çocuk ve Gençlik Yazını Grubu” birleşti ve Eksi 18 Edebiyat Topluluğu oluştu. Oradaki yazarların, yazar adaylarının hepsiyle 16 hafta atölyelerde çalıştık. Bir eserlerini yayına hazırlarken mutlaka bana danışırlar. Onların hepsini çok seviyorum. Hepsinden çok şey öğreniyorum ve en önemlisi gelecekle ilgili umutlarım artıyor, ömrüm uzuyor. Bu değerli soruları yanıtlama olanağı verdiğiniz için size de çok teşekkür ediyorum.
Ben çok teşekkür ederim öğretmenim. Değerli çabalarınızın karşılık bulması hepimizi umutlandırıyor.
Sizin bıraktığınız yerden Yusuf Bey’e sözü bırakalım, siz çocuk kitapları ve Eksi 18 Edebiyat Topluluğu hakkında neler söylemek istersiniz? Ayrıca gruptaki arkadaşlardan öğretmen kimlikleriyle de tanıdığımız yazarlar var. Grubun öğretmen, öğrenci, veli ekseninde ne gibi çalışmaları var?
Her alanda olduğu gibi edebiyatta da bütüncül bir bakış açısına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. İyi bir kitap da bütüncül bir çalışma gerektirir. Bir yazarın ürettiği nitelikli metni iyi yönlendirecek bir editör, estetik iş birliği yapacağınız bir çizer, bu üçlüyü birleştirecek bir yayıncı, nitelikli bir tasarımcı ve baskıdan sonra ancak kitap elle tutulur hale geliyor. Sonrasında bu kitabı okuyucu ile buluşturacak kitabevleri ve çevrimiçi satış siteleri, binlerce alternatif arasından bu kitabı seçecek ebeveyn, öğretmen ya da çocuk, bu yoldaki her rol, nitelikli edebiyat konusu ile ilgili kendine düşen payı üstlenmediği sürece hep bir kopukluk yaşayacağız. Ne kadar karmaşık olduğu sanırım çok açık. Sırf bu nedenle bile Eksi 18 Edebiyat Topluluğu gibi örgütlenmeler çok değerli.
Bir kitabın iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olup olmadığı konusunda öznel ve nesnel ölçütler olduğunu düşünüyorum. Kâğıt çeşidi, boyut, çizim, baskı gibi konular ile birlikte bilimsel ve ahlaki değerlere uygunluğunu çok önemsiyorum. Ancak edebiyatın en nihayetinde bir sanat olduğunu unutmamak gerekiyor. Sanatçı, kendine mesele edindiği konuları yazarak okuyucusuna ulaştırmak ve sanatını yapabilmek için birçok kişi ve kurumla işbirliği yapmak, olabildiğince fazla ve farklı alanda deneyim sahibi olmak, kendisi, çevresi, toplumu ve dünyası ile iletişimini sürekli tutmak zorunda olduğu konusunda Nevzat öğretmenimle aynı görüşteyim.
Sorunuzun ikinci kısmına gelince; aslında Zikzak Grup’u konumlandırırken benim kendime mesele edindiğim konular hakkında bir tür buluşma noktası olmasını hayal etmiştim. Geçtiğimiz 7 yıllık maceraya baktığımda az çok bu hedefe uygun bir yolculuk yaşadığımı görebiliyorum. Ortak akla dayalı, meseleyi bütüncül olarak görmeye gayret eden, sürdürülebilir, büyük hayaller kurabilir ve emin adımlarla bu hayallere yürüyebilir olan birçok yol arkadaşım ve çalışma alanım var. Zikzak Grup benim öğrenci ve öğretmenlerle yaptığım eğitim ve danışmanlık işlerim. Ama bununla birlikte sosyal gönüllü olarak Öğretmen Kulübü’nden, Sistem Düşüncesi Derneği’nde, İzmir Eğitim Kooperatifi’nde ve Eksi 18 Edebiyat Topluluğunda çeşitli sorumluluklarım var. Hepsi ayrı bir sohbet konusu olmak ile birlikte organik ilişkilere de sahip.
İçtenlikli yanıtlarınızla görüşlerinizi paylaştığınız için ikinize de teşekkür ederim.
Çalışmalarımızın ve düşüncelerimizin değer kazanmasının, onlara karşı sorulan sorular ve eleştiriler sayesinde mümkün olduğuna inanıyorum. Bu nedenle bize kendimizi değerli hissetme ve bu platform aracılığı ile tartışılabilme imkânı verdiğiniz için ben de çok teşekkür ederim.
Ayrıntılı bilgi için:
Zikzak Grup / https://www.zikzakgrup.com/ana-sayfa
Öğretmen Kulübü / https://www.ogretmenkulubu.org/
Sistem Düşüncesi Derneği / https://www.egitimdesistemdusuncesi.org/
İzmir Eğitim Kooperatifi / https://www.izmiregitimkoop.org/
Eksi 18 Edebiyat Topluluğu / https://bit.ly/Eksi18Edebiyat
Çocuk edebiyatına farklı yaklaşım biçimlerini görmek ve bu konuya kafa yoranların olduğunu öğrenmekten mutluluk duydum. Nitelikli bir söyleşi okumak iyi geldi.
Emek veren Sülbiye Yıldırım’ı, Nevzat Süer Sezgin’i ve Yusuf Çağlayan’ı kutluyorum??