Kadınların iç dünyaları, saklı duyguları, erkeklerle ve birbirleriyle ilişkilerinin içyüzü Erendiz Atasü’nün başat konularından olmuştur, her zaman.
Kadınlığım, Yazarlığım, Yurdum
“Yirmi yılda öykülerin, romanların dışında ne çok yazı kaleme almışım! Kavga yazıları, barış yazıları, içe bakış yazıları… Edebiyat, seyahat düşünceleri… Yitirdiklerimizin ardında kalan boşluğun ve acının yazıları… Kadın olmakla yazar olmanın kesiştiği noktada duran, kadınlığını yazma yeteneğiyle birlikte keşfetmiş bir insanın, hep acılar çekmiş ve çektirmiş bir yurdun kaygılı yurttaşının, kadınların özgürlüğü ve laik toplum düzeni için mücadele etmiş bir insanın yazıları bunlar.”
Erendiz Atasü ilk kez yazarlığının yirminci yılında yayımlattığı bu kitabında, önce kendisine kadın, yazar ve yurttaş olarak eleştirel bakıyor; sonra yurduna ve içinde yer aldığı feminist harekete. Bugünlerin gelişini otuz yıl önceden görebilenlerin çırpınışlarına, kavrayışsızlığa çarpan uyarılarına tanıklık ediyor. Bu kitap, aynı zamanda hem bir yazarın kendi edebiyatını eleştirebilmesi bakımından hem de son on yılların sancılı sürecini kadınlar için belgelemesi açısından güncelliğini yitirmemiş bir yapıt.
Uy Karadeniz Uy…( Lanetliler)
Uy Karadeniz Uy…( Lanetliler) ise Erendiz Atasü’nün öykülerinden oluşuyor. Kadınların acılarını içinde duyan, kalemi kadın olma bilinciyle bilenmiş bir yazarın çeşitli tarih ve coğrafya kesitlerinden örneklediği kadın portreleri var bu kitapta. Birinci Dünya Savaşı’nda işgal altındaki Trabzon’da Rabia, 1980’lerin baskı altındaki Ankara’sında acılı bir aydın, bir akıl hastanesinde hemşire olan Hülya ve diğerleri… İnsan olma onuruna tutunarak boyun eğmeyen, var olma savaşımı içindeki kadınlar…