Adrian Barnes’tan, Arthur C. Clarke Ödülü finalisti Uyuyamayanlar, insanın bilinçdışına mercek tutan, gerilimin bir saniye bile düşmediği eşsiz bir kurgu. April Yayıncılık‘tan.
O gün yeryüzünde kimse uyuyamadı.
Hemen hemen hiç kimse.
İnsomnia hastalarının dahi arada biraz uyudukları söylenir. Ama bu farklı.
Gecelerdir kimsenin gözüne uyku girmiyor.
Beş gün daha böyle geçerse ‘uyku mahrumiyeti psikozu’yla başbaşa kalacaklar.
Otuz iki gün sonra ise acılı bir ölüm onları bekliyor.
Hâlâ uyuyabilen şanslı azınlık artık o kadar şanslı saymıyor kendini;
insanlar gruplara ayrılmak, ölmek öldürmek için, hiçbir fırsatı kaçırmıyor.
“Yılın en ürpertici kitabı.” -Slate
“Barnes uyuyamayan insanlar fikrini kişisel ve sosyal bir faciayı keşfetmek için kullanıyor. Mükemmel!”-The Guardian
Uyuyamayanlar Yazarı Adrian Barnes Hakkında
1963 yılında İngiltere’de doğan Adrian Barnes 1969 yılında Kanada’ya göç eden ailesinin yanında –bir banliyö kasabasında– büyümüş. Şimdi Batı Columbia’nın kırsal bir bölgesinde yaşıyor. Burada bir internet gazetesi çıkarmanın yanı sıra Selkirk Koleji’nde İngilizce ve yaratıcı yazı dersleri veriyor. 2012 yılında yazdığı Uyuyamayanlar Barnes’ın yayımlanan ilk romanı. Encylopedia of Science Fiction (SFE) sitesinde A Devilish Piece of Good News (2006) isimli absürd-fantastik bir kitabının varlığından söz edilmekle birlikte kitap sitelerinde böyle bir kayda rastlamadım. Aslında Adrian Barnes’ın ismini de daha önce hiç duymamıştım ve Uyuyamayanlar’ı okumaya başladığımda nasıl bir hikâye ile karşılaşacağımı bilmiyordum. İlk paragraf şaşırtıcıydı: “Ölüyü diriden ayırmak gittikçe güçleşiyor. Kalan Uyuyamayanların çoğu Kızılcık Caddesinde, balkonumdan altı kat aşağıda, asfalta yayılmış duruyor. Bekliyor herkes: Kafalar yanda, diller dışarıda, ağızlar açık… Kiminin azıcık mecali var hâlâ; halsiz daireler çizerek dolanıyor, havayı pençeliyorlar. Diğerleri yıkıntılar arasında manken misali oturuyor. Bana bakıyorlar; gözleri parıldıyor. Dün gece bir Uykucuyu, halen sokağın karşısındaki bir sokak lambasından kanlı Bungee iplerinin ucunda sallanan şıpıdık terlikli bir garibanı daha kurban ettiler. Başı, her zamanki gibi, lolipop sarısına boyalı.” –Kaynak