Galip Dursun adını, her birini Türkiye’nin kendi özgün korku ve fantastik edebiyatını yaratabilmesi yolunda sıkı hamleler olarak önemsediğim, başta Anadolu Korku Öyküleri serisinden ve Gerisi Hikaye isimli çevrimiçi radyo/podcast programından olmak üzere birçok mecradan biliyoruz. İthaki Yayınları’ndan Nisan 2016 tarihinde çıkan Pusova isimli öykü derlemesi ise kendisinin ilk kitabı.
Pusova’ya dönüş yaparken tüm bu söylediklerimi şuraya bağlamak isterim: Galip Dursun, her şeyden önce yazdığı tür itibariyle başka bir yerde, evet. Fantastik edebiyat ve türevleri; ana akım edebiyatın okurundan yazarına, editöründen eleştirmenine hemen herkesçe, ortaya çıktığı her ülkede, bir köşede kendi halinde takılması istenen, “Kaçış Edebiyatı” diye inceden de küçümsenen bir tür. Fakat Pusova’yı okurken, öykü türünde yukarıda bahsettiğim sorunlara karşılık gelen hiçbir şey bulamadığımızı söylemek gerek. Yeni kuşakta gerek fantastik edebiyat ve türevleri özelinde, gerekse öykü türü genelindeki kuraklık içerisinde Pusova’nın hem dili kullanışı, hem de daha ağırlıklı olarak; aranan, arzulanan “zeka parıltısı”nı fazlasıyla karşıladığını söyleyebilirim. “Ağırlıklı olarak” ifadesini özellikle belirttim, çünkü sorunsuz gördüğüm “zeka parıltıları”na karşılık dilinde, bir “olumsuzluk” olarak gördüğüm tek şey, benim de bir yazar olarak halen atlatamadığım, bazı yerlerde lafı fazla uzatma veya aynı anlama gelen çok fazla cümle kurma handikapına sahip olduğunu düşünüyorum. Ancak kimi yerlerde de ifadeyi kotarışları öyle başarılı ki, bu handikapı büyük bir sorun olmaktan kurtarıyor.
Yabani Dergi; Fantastik, Bilimkurgu
ve Korku Severler İçin Geliyor
Pusova bu anlamda, hem batılı örneklerinin zayıf taklitleri olmaktan hem ara sıra bir furya halinde eserken heyecandan veya amatörlükten ötürü “oryantalist korku, Osmanlı vampirleri, köy zombileri” gibi vasat örnekler çıkartmaktan -çok ama çok iyi örnekler olmasına rağmen- henüz kurtulamamış kendi türü için, hem de genel anlamda bugünün öyküsü ve öykücülüğü için önemsenmesi, ilgi gösterilmesi gereken bir tür taze kan benim gözümde.
Galip Dursun’u okurken aynı türde yazan başarılı bazı genç isimleri anmak gerekiyor: Barış Müstecaplıoğlu, Uğur Batı, Doğu Yücel, Hakan Bıçakcı, Gülşah Elikbank, Göktuğ Canbaba, ilk aklıma gelenler. “Öykü” kesişim kümesinde bulunmaları açısından bu isimleri ve eserlerini düşününce, çok iddialı olmayacaksa şunu demek geliyor içimden: Fantastik edebiyat yazarları, Türkiye’de son yıllarda yaşanan öykü kuraklığının itibarını kurtarma potansiyeline sahip olabilir.
Açıkçası, lezzetli bir okuma deneyimi için Galip Dursun’un kitabını önerirken, bu konunun tartışılmasının güzel olabileceğini de belirtmek isterim.
**
1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)