Gökhan Başkan’dan İspanya’nın yakın tarihi çerçevesinde İspanyol sineması üzerine yazılmış 3 bölümlük inceleme…
Şu an 3.bölümünü okuduğunuz bu yazı 3 bölüm olarak yayınlandı. İlk bölüm için buraya, 2.bölüm için ise bu kısma tıklayın.
3.İspanyol Sineması İçin Çiçek Açma Vakti
“İçiniz kor gibi
yanarken susmak, acıların en beteridir. ”
yanarken susmak, acıların en beteridir. ”
Federico García Lorca
Ülkeye demokrasi gelmesi ile film yapımında büyük bir artış
olur, yeni sinema okulları-enstitüleri-bakanlıkları kurulur, devletin de
desteklemesi ile yeni yönetmenler ortaya çıkar. İç Savaş, İspanya halkında çok
büyük bir yara bırakmıştır. O kadar büyük bir yara bırakmıştır ki yeni nesil
sinemacıların çoğu bu konuyu sinemaya taşımıştır.
olur, yeni sinema okulları-enstitüleri-bakanlıkları kurulur, devletin de
desteklemesi ile yeni yönetmenler ortaya çıkar. İç Savaş, İspanya halkında çok
büyük bir yara bırakmıştır. O kadar büyük bir yara bırakmıştır ki yeni nesil
sinemacıların çoğu bu konuyu sinemaya taşımıştır.
1982 Jose Luis Garci’nin Volver A Empazar/Başlangıca Dönmek
filmi ile İspanya, En İyi Yabancı Film Oscar’ını ilk kez kazanır.
filmi ile İspanya, En İyi Yabancı Film Oscar’ını ilk kez kazanır.
1987 Goya Ödülleri verilmeye başlar.
1993 Fernando Trueba’nın Belle époque/Güzellik Çağı ile
İspanya En İyi Yabancı Film Oscar’ını bir kez daha alır.
Bu dönem sinemasında küllerinden doğan İspanya, iç savaşın
etkilerini, tahribatlarını, bıraktığı derin izleri gözler önüne seren birçok
film yapılır. Kimisi bunu simgeleştirme yoluyla yapmaya çalışmış
(1975/Guernica’nın Ağacı), kimisi adı ünlenmiş iç savaş gerillalarının
yaşamlarını sinemaya uyarlayarak kendini anlatmaya çalışmış (Quico Sabaté/1980),
kimisi ise bir ailenin yaşamını iç savaş üzerinden anlatarak (1992/İnekler) film yapmış.
etkilerini, tahribatlarını, bıraktığı derin izleri gözler önüne seren birçok
film yapılır. Kimisi bunu simgeleştirme yoluyla yapmaya çalışmış
(1975/Guernica’nın Ağacı), kimisi adı ünlenmiş iç savaş gerillalarının
yaşamlarını sinemaya uyarlayarak kendini anlatmaya çalışmış (Quico Sabaté/1980),
kimisi ise bir ailenin yaşamını iç savaş üzerinden anlatarak (1992/İnekler) film yapmış.
Genelde ilginç bir fikirle süslenen kurgulamarla dolu bu
filmler, birkaç istisna dışında gerçekçi bir sanat anlayışı ile yapılmıştır. Ayrıca
dram filmleri yanında iç savaş, komedi filmlerinde de kara mizah yoluyla
kendine yer bulmuş. (1984/Buzağı)
filmler, birkaç istisna dışında gerçekçi bir sanat anlayışı ile yapılmıştır. Ayrıca
dram filmleri yanında iç savaş, komedi filmlerinde de kara mizah yoluyla
kendine yer bulmuş. (1984/Buzağı)
Franco dönemi sonrasında artık İspanyol sineması yavaş yavaş
modern dünyanın seçtiği konuları anlatan filmlere dalar. Aldatma, cinsel
deneyimler, sendikal işçi hakları, çapraşık aile ilişkileri, ilk aşklar, oluşan
ve yok olan hayaller… Bu konuları işlerken örneğin Julio Medem, gerçeküstü
öğeleri kullanır. Fakat, Bunuel sinemasından farklı olarak Medem, gerçeküstü
öğeleri günlük yaşamın küçük parçalarını anlatmak da veyahut simgeleştirmeden
çok hikayeye ilginçlik katmak için kullanır.
modern dünyanın seçtiği konuları anlatan filmlere dalar. Aldatma, cinsel
deneyimler, sendikal işçi hakları, çapraşık aile ilişkileri, ilk aşklar, oluşan
ve yok olan hayaller… Bu konuları işlerken örneğin Julio Medem, gerçeküstü
öğeleri kullanır. Fakat, Bunuel sinemasından farklı olarak Medem, gerçeküstü
öğeleri günlük yaşamın küçük parçalarını anlatmak da veyahut simgeleştirmeden
çok hikayeye ilginçlik katmak için kullanır.
Bu dönemin bir diğer önemli yönetmeni ise Fernando Trueba’dır. Trueba, iç savaşı
anlatan filmleri yanında, çapraşık aşk ilişkilerini anlattığı romantik
komediler de yapmıştır. Filmleri genellikle yüzeysel bir anlatıma sahip olan
Fernando Trueba, yine de hikayelerine eğlenceli unsurlar yükleyerek kendini
izletmeyi başarabiliyor.
Gelelim Carlos Saura’ya…Franco dönemi öncesinde burjuva
kültürünün gerçekçi bir tasvirini çizen, senaryoda fotografik görselliğe önem
veren Saura bu dönem de bambaşka bir kimlikle, bambaşka bir sanat biçimiyle
karşımıza çıkıyor.
kültürünün gerçekçi bir tasvirini çizen, senaryoda fotografik görselliğe önem
veren Saura bu dönem de bambaşka bir kimlikle, bambaşka bir sanat biçimiyle
karşımıza çıkıyor.
Saura, 1881 yılında yaptığı Kanlı Düğün ile dramatik müzikal
filmin harika bir örneğini veriyor. Bu
film, müziğin ve dansın olaylar ile harmanlandığı bir kurgulamaya sahip.
Ayrıca, Saura özel bir teknik kullanır filmde ve hikayeye başlamadan önce bunun
provalarını yapan oyuncular çıkar ilk başta karşımıza. Bir anda da kendimizi
provadan oyununun içine sürüklenmiş olarak buluruz. Müzikal film flamenco
üçlemesinin ilk filmidir.
filmin harika bir örneğini veriyor. Bu
film, müziğin ve dansın olaylar ile harmanlandığı bir kurgulamaya sahip.
Ayrıca, Saura özel bir teknik kullanır filmde ve hikayeye başlamadan önce bunun
provalarını yapan oyuncular çıkar ilk başta karşımıza. Bir anda da kendimizi
provadan oyununun içine sürüklenmiş olarak buluruz. Müzikal film flamenco
üçlemesinin ilk filmidir.
“New York’tan ayrıldığımda, şehirde en
merak uyandırıcı film, Pedro Almadovar’a ait bir İspanyol filmiydi”.
merak uyandırıcı film, Pedro Almadovar’a ait bir İspanyol filmiydi”.
Woody Allen
Daha önceki birikimleriyle altyapısını iyice sağlamlaştıran İspanyol
sineması, milenyumdan sonra senaryo yapısı daha sağlam filmler ile çıkacaktır
karşımıza.
sineması, milenyumdan sonra senaryo yapısı daha sağlam filmler ile çıkacaktır
karşımıza.
Özellikle korku – gerilim türü sinemaya dair yaptıkları ile
Hollywood’a bile kafa tutan İspanyol sineması, düşük bütçe ile çok güzel
filmler çıkarılabileceğini ispatlayan bir dizi film ile tarih sahnesindeki
yerini alıyor. Dogvile, Aç Gözünü, Makinist, Asaltar los cielos,
Diğerleri, Hiç Korkmuyorum, Kıyamet Günü, Kötü Eğitim, Rec: Ölüm Çığlığı,
Şeytanın Bel Kemiği, El Aura İspanyok korku-gerilim türündeki önemli
filmleridir.
Hollywood’a bile kafa tutan İspanyol sineması, düşük bütçe ile çok güzel
filmler çıkarılabileceğini ispatlayan bir dizi film ile tarih sahnesindeki
yerini alıyor. Dogvile, Aç Gözünü, Makinist, Asaltar los cielos,
Diğerleri, Hiç Korkmuyorum, Kıyamet Günü, Kötü Eğitim, Rec: Ölüm Çığlığı,
Şeytanın Bel Kemiği, El Aura İspanyok korku-gerilim türündeki önemli
filmleridir.
Bu filmler genellikle çok düşük bütçeler ile ve çok az mekan
üzerine kurulu, sade ama etkili filmlerdir. Olaylarrın sürükleyiciliği kadar,
karaktere de önem veren İspanyol yönetmenler, senaryonun ön plana çıkmasına,
efektlerden çok, hikayenin izleyiciyi çekmesine önem vermişlerdir. Yavaş
ilerleyen bir kurgulamaya sahip olsa da kurgusu tam bir zeka işi olan bu
filmlerde, son anlarına kadar ne olacağını pek tahmin edemeyeceğiniz, şaşırtıcı
sonlarıyla da dikkat çekiyor. Karakter analizine önem verilirken, psikolojik
çözümlemeler hikayede dikkate değer yer tutuyor.
üzerine kurulu, sade ama etkili filmlerdir. Olaylarrın sürükleyiciliği kadar,
karaktere de önem veren İspanyol yönetmenler, senaryonun ön plana çıkmasına,
efektlerden çok, hikayenin izleyiciyi çekmesine önem vermişlerdir. Yavaş
ilerleyen bir kurgulamaya sahip olsa da kurgusu tam bir zeka işi olan bu
filmlerde, son anlarına kadar ne olacağını pek tahmin edemeyeceğiniz, şaşırtıcı
sonlarıyla da dikkat çekiyor. Karakter analizine önem verilirken, psikolojik
çözümlemeler hikayede dikkate değer yer tutuyor.
Yine bu dönemde drama türünde dünya sinemasında çok ses
getiren yönetmenler ve filmleri baştan çıkarıcıdır.
getiren yönetmenler ve filmleri baştan çıkarıcıdır.
Milenyumdan sonra dramatik unsurların sade, çok abartılmadan
ortaya çıktığı bir dizi film ortaya koyan İspanyol sineması’ında ön plana çıkan
yönetmenler Alejandro Amenabar, Julio Medem ve Pedro Almodovar’dır.
ortaya çıktığı bir dizi film ortaya koyan İspanyol sineması’ında ön plana çıkan
yönetmenler Alejandro Amenabar, Julio Medem ve Pedro Almodovar’dır.
Bir Amenabar filmi
olan İçimdeki Deniz, beraberinde bir çok tartışmayı da getirmiş, özel kurgu
yapısıyla değinme değeri olan bir filmdir. Felçli bir adamın “ötenazi” isteğini
anlatır. Film, düz bir kurgulamadan çok, felçli adamın isteğinin haklılığı ya
da haksızlığı üzerine bir tartışma platformu gibidir ve seyirci de kendi içinde
bir insanın buna hakkı olup olmadığını tartışmaya iter hemen.
Son dönem dramatik filmlerinde İspanyol yönetmenler, sadeliğe
önem vermiştir. Anlatılmak istenen düşünceler genellikle doğrudan, fazla
dolanmadan verilmeye çalışılmıştır. Her ne kadar araya kurgulama çeşitliliği
için birçok teknik, geriye dönmeler, gerçeküstü öğelerle süslemeler
yerleştirilmiş olsa da temel yapı gerçekçi bir anlayıştır bu filmlerde.
önem vermiştir. Anlatılmak istenen düşünceler genellikle doğrudan, fazla
dolanmadan verilmeye çalışılmıştır. Her ne kadar araya kurgulama çeşitliliği
için birçok teknik, geriye dönmeler, gerçeküstü öğelerle süslemeler
yerleştirilmiş olsa da temel yapı gerçekçi bir anlayıştır bu filmlerde.
Bu dönemde değinilmeden olmayacak yönetmen ise Pedro
Almodovar’dır; zira kendine has sinema tekniği ile diğerlerine oranla daha bir
ön plana çıkmış, bir sinema stili olan bir yönetmendir Almodovar.
Almodovar’dır; zira kendine has sinema tekniği ile diğerlerine oranla daha bir
ön plana çıkmış, bir sinema stili olan bir yönetmendir Almodovar.
Almodovar, cinsiyetler arası iletişim zorluklarını anlattığı
Konuş Onunla’dan günümüze kadar yaptığı filmleriyle pek çok konuyu derinlemesine
irdelemiştir. travestilerden nevrotik ev kadınlarına, kabiliyetsiz
teröristlerden uyuşturucu satıcısı rahibelere kadar her tip insanı konu ediyor
filmlerine.
Konuş Onunla’dan günümüze kadar yaptığı filmleriyle pek çok konuyu derinlemesine
irdelemiştir. travestilerden nevrotik ev kadınlarına, kabiliyetsiz
teröristlerden uyuşturucu satıcısı rahibelere kadar her tip insanı konu ediyor
filmlerine.
Filmlerine tanımadığımız bir atmosfer katar Almadavor, ilk
sahneleri görünce duraksarız biraz, daha önce çok az gördüğümüz, kokusunu henüz
bilmediğimiz bir atmosferdir bu. Müzik hikayeden önce bağlar bizi senaryoya ve
biz müzikle tanırız ilk Almadavor sanatının esrarengiz kokusunu.
sahneleri görünce duraksarız biraz, daha önce çok az gördüğümüz, kokusunu henüz
bilmediğimiz bir atmosferdir bu. Müzik hikayeden önce bağlar bizi senaryoya ve
biz müzikle tanırız ilk Almadavor sanatının esrarengiz kokusunu.
Ve bu esrangiz atmosfer garip, uçlarda gezen karakterler ile
zenginleşir. Çok uç karakterleri yaratacak kadar cesurdur Almodovar; onun
yönettiği senaryolar keskin ve kendinden emindir; kime, nasıl, niçin hitap
edeceğini gayet iyi biliyordur. Karmaşık konuları sadeleştirerek anlatmakta
ustadır İspanyol yönetmen. Tesadüf onun filmlerinde birdenbire görünmeyen bir
ışık demeti içinde gelen bir mucize gibidir ve yadırgamadan kabul ederiz biz
hepsini.
zenginleşir. Çok uç karakterleri yaratacak kadar cesurdur Almodovar; onun
yönettiği senaryolar keskin ve kendinden emindir; kime, nasıl, niçin hitap
edeceğini gayet iyi biliyordur. Karmaşık konuları sadeleştirerek anlatmakta
ustadır İspanyol yönetmen. Tesadüf onun filmlerinde birdenbire görünmeyen bir
ışık demeti içinde gelen bir mucize gibidir ve yadırgamadan kabul ederiz biz
hepsini.
Bazen geriye dönüşlere de başvurur kurgulamalarında ve biz,
bir şimdiki zamanda bir geçmişte geçen sahneleri gördükçe bilinç altının elle
tutulur bir olgu gibi algılamaya başlarız ve karakterler ile bütünleşiriz
hemen. Sanki o karakter biziz, biz de o.
bir şimdiki zamanda bir geçmişte geçen sahneleri gördükçe bilinç altının elle
tutulur bir olgu gibi algılamaya başlarız ve karakterler ile bütünleşiriz
hemen. Sanki o karakter biziz, biz de o.
Filmleri yüzeyselliği paramparça eder ve gizleri detaylara
ustaca perçinlemiştir Almodovar. Bazen
yavaş ilerleyen kurgulamasına içerlesek de filmin ortasında yahut sonunda karakterleri
içimize işlediği için içten içe minnet duyarız büyük ustaya…
ustaca perçinlemiştir Almodovar. Bazen
yavaş ilerleyen kurgulamasına içerlesek de filmin ortasında yahut sonunda karakterleri
içimize işlediği için içten içe minnet duyarız büyük ustaya…
HOLLYWOOD İLE
İSPANYA SİNEMASI ARASINDAKİ FARKLAR:
Hollywood ile İspanyol sinemasının arasında bütçe sebebiyle
epey bir fark olsa da biz yine de İspanyol sinemasının üstün olduğu yanları
sıralayalım:
epey bir fark olsa da biz yine de İspanyol sinemasının üstün olduğu yanları
sıralayalım:
- İspanyol sinemasının korku-gerilim türünde düşük bütçe ve
görsel efekten çok senaryo altyapısı ile hazırlanan filmler günümüz
insanlarının daha çok ilgisini çekiyor. - İspanyol sinemasında doğallık, gerçek yaşamın izleri
Hollywood sinemasına göre daha diri bir biçimde ortaya çıkıyor. - Hollywood sineması özellikle korku-gerilim türünde artık
klişe haline gelmiş versiyonlar ile kendini devam ettirirken İspanyol korku-gerilim
sineması daha yaratıcı ve yenilikçi eserler ortaya koyuyor. - Özellikle trans, eşcinsel, gay ve diğer cinsel kimlik
konularında İspanyol sinemasında daha ilerici görüşlerin olduğu filmler ortaya
çıkıyor. - Sadece İspanya’da değil Hollywood’da da gerçeküstü öğeler
ilhamını Luis Bunuel’den alıyor desek çok zorlama bir çıkarım yapmış sayılmayız
herhalde. - Gelelim siyasi fırtınalara; Hem Amerika hem de İspanya bir iç
savaş yaşamışken iç savaşın yıkımını
anlatan filmlerde İspanya daha başarılı gibi gözüküyor, zira gündelik siyasi
olaylar da İspanyol sinemasında daha gerçekçi biçimde kendine yer bulıuyor.